Aşkın bir de böyle kavuşma içinde ayrılık tarafı vardır ki bunun erbabı biraz nadirce bulunursa da nadir erbabı bunun zevkini de emsali pek nadir zevklerden bulur.
Bir an geliyor ki yaşamaya başlamanın tek yolu doğruyu söyle­mek oluyor. Tehlikeli de olsa kendin olabilmenin.
Reklam
Bazen ayılana kadar uyuyorum , bazen de uyanana kadar çoktan bayılmış oluyorum . Mesele uykuda olmak bile değil . Günlerim öyle iki uç arasında geçiyor ki bir gün o ipi koparacak olanın ben olmasından korkmuyor değilim.
Tıpkı güzel bir yürüyüş gibi güzel bir sohbet de zaman ister. Hızlı yürüme veya alelacele konuşma huyuna sahip olanların sıklıkla dikkati dağılır ve aklı karışır. Tolkien de ağır ağır gezinmeyi seven biriydi ve kimi çiçekleri ve ağaçları incelemek üzere yürüyüş sırasında zaman zaman durduğunda, kendisinden hızlı yürüyen arkadaşlarını kızdırırdı. "O çok büyük bir adam," demişti Narnia Günlükleri'nin yazarı C.S. Lewis bir keresinde Tolkien için, "ama hiç de bize ayak uyduracak bir yürüyüşçü değil. Sanırsınız ki yürüme ve konuşma fiillerini eşzamanlı olarak yerine getiremiyor. Sallana sallana ilerler ve beraberindekilerle paylaşacak ilginç bir şey buldu mu oracıkta durup öyle konuşur." Oysa hata, aşırı derecede hızlı yürüme alışkanlığına sahip olan Lewis'teydi; Tolkien'in "insafsız yürüyüşçüler" diye tabir ettiği kişilerdendi o. Ağaçsakal'ın yürüyüş arkadaşı olsa bundan büyük hoşnutsuzluk duyacağına şüphe yok.
Sayfa 53 - İthaki Yayınları, 1. Baskı 2012Kitabı okuyor
"Geçmiş, geri dönmez. Dönseydi, varlıkta herhangi bir şey tekrarlanmış olurdu. İlahi genişlik ile çelişeceği için, varlıkta tekrar yoktur. Hakk'ın dönüşü değişir, tecellileri başkalaşır, görülmeleri yinelenmeden çoğalır. Fakat sezgili kişiler bilirler ki, Hak hiçbir zaman iki şahsa bir tek surette tecelli etmez, ne de bir surette iki kere."
Sayfa 59 - ZamanKitabı okuyor
‘Hepimiz bazen birileriyle o kadar yakınlaşırız ki dostluğumuzu ya da kardeşliğimizi hiçbir şey engellemiyormuş gibi görünür; bizi ayıran küçücük bir köprü vardır, hepsi o kadar. Ama tam sen bu köprüye adım atacakken sana şu soruyu sorsam: Bu köprüyü geçip bana gelir misin? İşte o anda artık bunu istemeyiverirsin; sorumu tekrarla sam öylece suskun kalırsın. O andan itibaren aramıza dağlar ve azgın nehirler girer; bizi ayıran ve birbirimize yabancılaşman duvarlar örülüverir önümüzde ve bir araya gelmek istesek de artık yapamayız. Ama o küçücük köprüyü düşündüğünde, sözcüklere sığmayacak kadar büyüyüverir gözünde; yutkunur ve şaşar kalırsın.’ “
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.