nur

"Yıldızların karanlık içinde parladığı gibi fakirlik ve sefalet içinde de yüce bir saflıkla parlayan ruhlar yok mudur? Bir kalp sevmek mutlaka servete, asalete mi muhtaçtır? Bence en gerçek ikbal, ruhun gördüğü iki güzel göz; en büyük servet, kalbin hissini gösteren iki gül renginde dudaklardan yansıyan tebessümdür. Güzellikten büyük asalet, temiz yüreklilikten büyük servet mi olur?"
Reklam
Ağlamak, uğradığımız felaketlere karşı vücudumuzda kalan son kuvvetin bir feryadıdır. Ağlayamadığımız zamanlar bizde o kuvvetin de mahvolduğu vakitlerdir ki onun yerine geçen etkili bir sakinlik, en şiddetli keder gözyaşlarından daha kalp yakıcıdır.
"Doğrusu okumak gibi tatlı şey yok! Başka her şey insanı kitaptan daha çabuk yoruyor!.. Kendi evim olduğu zaman müthiş bir kütüphanem olmazsa mutsuz olurum."

Reader Follow Recommendations

See All
Sadece aklın istikametinde hareket edersen insanlardan uzaklaşırsın. Duygularınla hareket edersen sürüklenirsin. Ruhunu açarsan ve dilediğin gibi yaşamazsan sıkışırsın. Nasıl bakarsan bak, insanlarla yaşamak zordur.
Çocuklar anne babalarını severek başlarlar. Bir süre sonra onları yargılarlar. Nadiren affeder, hatta hiç affetmezler.
Reklam
O hep aklımdaydı; çünkü ona olan sevgim gün ışığında dağılıverecek bir sis ya da yağmur yağınca yıkılıverecek bir kumdan kale değil, mermer üzerine yontulmuş bir yazıydı ki mermer var olduğu sürece silinmezdi.
Sayfa 553Kitabı okudu
İçine kapanık kimseler duygularını, acılarını açıkça konuşmaya, çoğu zaman "içi dışı bir" kişilerden daha çok gereksinme duyarlar. En kabuğuna çekilmiş, sert kimseler de sonunda insandır. Bu gibilerin "sessiz deniz"lerine cüretle, iyi niyetle dalıvermek çoğu zaman, onlara dünyanın en büyük iyiliğini yapmaktır.
Sayfa 518Kitabı okudu
Cahil kişilerin ruhu gübrelenmemiş, sürülmemiş topraklar gibi katıdır. Önyargılar bu ruhlara, kaya diplerinde biten otlar gibi sımsıkı yapışır, inatla büyürler. Bunları söküp atmak, kökünü kurutmak zor mu zordur; bunu biliyordum.
Sayfa 475Kitabı okudu
Senin varlığının her zerresi benim için kendi varlığım kadar değerlidir; hastalansa, mahvolsa da canımın canıdır benim. Senin zekân benim hazinem; bozulsa da benim gözümde değerlidir. Sen çıldırsan seni deli gömleğiyle değil, kollarımla tutarım ben. Kollarını bağlasam da iplerin arasına sevgim dolanır. Senden asla tiksinip kaçınmam... Ondan tiksindiğim gibi. Sakin zamanlarında, başında bakıcı olarak ben otururum. Sen bana hiç güler yüz göstermesen bile yorulmak bilmez bir şefkatle üzerine titrerim; sen beni tanımasan da senin gözlerinin içine bakmaktan bıkmam, usanmam...
Sayfa 422Kitabı okudu
Hele kadınların genellikle çok sakin olduklarına inanılır, ama kadınlar da tıpkı erkekler gibi duygu sahibidir. Erkekler gibi onlar da zekâlarını, yeteneklerini işletmek için bir uğraş, eylem alanına gereksinme duyarlar. Üzerlerindeki baskı pek ağır, sürdükleri yaşam pek durgun olursa acı duyarlar bundan, zarar görürler. Onlardan daha ayrıcalıklı olan erkeklerin, "Kadınlar yemek pişirip çorap örmekle, piyano çalıp nakış işlemekle yetinsin," demeleri dar kafalılıktır! Bir kadın, geleneklerin kendisi için yeterli saydığı şeylerden daha fazlasını yapmak, öğrenmek isterse onu kınamak, alaya almak düşüncesizliktir.
Sayfa 156Kitabı okudu
Reklam
Huzursuzluk benim mayamda vardı, arada öylesine depreşiyordu ki acı veriyordu bana.
Sayfa 155Kitabı okudu
"Yaranmak için elimden geleni yaptığım halde beni ille de sevmeyen kimseleri ben de sevmemeliyim. Beni haksız yere cezalandıranlara karşı gelmeliyim. Doğal bir şey bu; beni sevenleri sevmek kadar ya da hak ettiğim cezaya boyun eğmek kadar doğal."
Benim hayatımda bile, böyle, güneşin parladığı zamanlar oluyordu.
Her insan birilerini, bir şeyleri sevmeyi gereksinir. Ben de sevilmeye daha layık birilerinden, bir şeylerden yoksun olduğum için, küçük bir korkuluk kadar aptal, soluk olan bu zavallı oyuncağı sevip bağrıma basmakla avunuyordum.
Sevilen birinin öldüğü yerde zaman sonsuza dek durur. İnsan kendi kendine, dua eder gibi, eğer aynı yerde durursam onun duyduğu acıyı hissedebilir miyim, diye sorar. Derler ki eski bir şatoyu ziyaret ederken o yerin tarihi, yıllar önce orada yürüyen insanların varlığı, vücutta hissedilebilir. Önceleri böyle şeyler duyduğumda neden söz ediyor bunlar, derdim. Ama şimdi bunu anladığımı hissediyordum.
Sayfa 118Kitabı okudu
114 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.