“Suyun üzerine vuran ayı çok severim,” dedi.
“İkisini birbirinden ayıramıyorum,” dedi Siegmund. “Deniz aydan aşağı dökülmüş gibi, sahilin ellerinde sallanıyor. Hepsi tek, tıpkı gözlerinin, ellerinin ve söylediklerinin sen olması gibi.”
Min go mehê new çaşitiyê ebrûwê yarê
Go min çi hed e şubhetê ne'lê feres im ez.
Sevgilimin kaşları gibisin dedim, yeni doğmuş ay'a
Dedi: Ne haddime, ancak atın nalı gibiyim ben.
Pınar başına geldi
Bir elinde güğümü;
Çattı yay kaşlarını
Görünce güldüğümü,
Bağlamıştı gönlümü
Saçlarının düğümü.
Bilmiyordum bu örgü
Acaba bir büyü mü?
Oda kapımın üstünde, Pallas’ın solgun büstünde
Oturmakta, oturmakta Kuzgun hiç kıpırdamadan;
Hayal kuran bir iblisin gözleriyle derin derin
Bakarken yansıyor koyu gölgesi o tahtalardan,
O gölgede yüzen ruhum kurtulup da tahtalardan
Kalkmayacak – hiçbir zaman!