Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Sonra herkes kendi dünyasına daldı. Geçti geçmez dediğimiz zaman."
"Sonra herkes kendi dünyasına daldı. Geçti, geçmez dediğimiz zaman." İlhan Berk
Reklam
Toplum 18. Yy.a kadar erkeklerin güç algısı üzerinden yönetiliyordu. Ama özgürlükle beraber toplumu yönetebilecekleri daha kolay bir yöntem buldular. 'Kadınlar'. Büyük sermaye sahiplerin toplumun tüketim alışkanlıklarını her zaman yönlendirmek isterler, çünkü büyük sermaye sahibi olmak bunu gerektirir. Bunu yaparken eskiden, erkeklere daha fazla güçlü olmasını vaad edecek şeyler pazarlardı. Amerika kıtasına giderek orada zengin olabileceği vaadiyle bütün sermayesini gemi şirketlerine yatırdı çoğu. Amerika yeni keşf edildiğinden orada büyük fırsatlar var denmişti. Fakat oraya gidenlerin çoğu özgür piyasanın zorlu şartlarından dolayı büyük balıklara yem oldu. Şimdi de durum pek değişmedi. Ama artık erkekleri güç üzerinden değil kadın üzerinden yönetiyorlar. Ee kadınlar da tarih boyunca çoğunlukla hep bir araç olarak kullanılmaya mahkum kaldı. Hala da öyle. Hatta şimdi daha fazla özgür piyasa, özgürlük dediğimiz şey bizleri büyük sermaye sahiplerinin köleleri yapıyor sadece.
Bir kişinin her yaptığı kötülüğü, her yaptığı zarar verici davranışı travma olarak adlandirmamaliyiz. Bazı hareketler saf kötülüktür. Ve biz bu travmatik dediğimiz aslında kötü olarak kabul etmediğimiz davranışlar karşısında o kişiyi savunursak yanında olursak travmatik olarak adlandırılan kötülükler bizi yine bulacaktır. Bu kişilere koz verdiginizdeyse işte o zaman geri dönüşü olmayan bir yola girmissinizdir. Der ki, o kadar şeye rağmen yanımda demek ki destekliyor bu davranışımı. Der ki, diğer kişiyi geçtim bizzat kendisine ok attım sesini çıkarmadı, Der ki hatalı olduğum kabul ettiğim konuda da üste çıkmak için bir sürü şey yaptım yine yanımda. Yani, dikkatli olmak lazım. Doğru sorular sormak lazım. Kendimize de doğru sorular sormak lazım.
Müq
Platon der ki bedenler doğar, ama var olmazlar. Ona kalırsa Homeros'un Okyanus'u Tanrıların babası, Thetis'i de anası yapması bize her şeyin durmadan dalgalanıp akmakta, renkten renge girip değişmekte olduğunu anlat mak içindir. Kendinden önceki bütün filozofların da bu kanıda olduğunu söyler; yalnız Parmenides büyük bir güç saydığı devinimin nesnelerde olamayacağını söylüyormuş. Pytagoras'a göre madde akıcı ve geçicidir. Stoacılara göre şimdiki zaman yoktur; şimdi dediğimiz, geçmişle geleceğin bağlantısı, bileşimidir. Herakleitos'a göre, hiçbir insan aynı ırmakta iki kez yıkanmamışnr. Epikharmos'a göre, geçmişte borç almış olan şimdi borçlu değildir; geceden sabah yemeği ne çağırılmış biri bugün davetsiz gelir yemeğe, çünkü çağıran ve çağrılan aynı adamlar değildirler arnk, başka birer ada olmuşlardır. Ölümlü bir nesne iki kez aynı halde bulunamaz; çünkü farkedilmez anlık bir değişmeyle bir dağılır, bir topla nır; bir gider bir gelir. Öyle ki, doğmaya başlayan şey hiçbir zaman tam bir varlığa erişemez; çünkü bu doğuş zaten hiç bitmez, bir sona varır gibi durmaz, tohum halinden başka hallere, bir o yana bir bu yana doğru hep değişir durur.
Denemeler
Denemeler
Sezgi dediğimiz şey, çeşitli merkezlerden gelen ilgili dalgaların beyin tarafından önceden değerlendirilmesidir. Mekânımızdaki ya da farklı boyutlardaki varlıklardan gelen dalgalar telepatiyi, bizden kaynaklanan dalgaların mekân ya da zaman ötesi boyutlardan yansıyarak yine bize gelmesi de duru görü dediğimiz şeyi meydana getirmektedir. Duru görü, bulunduğumuz boyuta ait sınırsız uzaya yönelik olabildiği gibi, geçmişe ve geleceğe dönük de olabilmektedir. Telepati-duru görü Kenan keskin
Reklam
"bir romanın kişilikleri kapatılmış varlıklar, tutsaklardır. onların tarihi hiçbir zaman bitmemiştir, hala sürer ama ilerlemez. bir roman, varlıkları, özgürlüklerine rağmen, bir kader içine kapatır. yaşam, romancıyı sanki bir kitaptan fırlamış gibi göründüğü zaman kışkırtır. sanki bir olgular kümesinin tamamı hareketsizleşmiş ve bir seri oluşturmuş gibi, ne olduğu bilinmeyen tamamlanmamış bir şey belirir yaşamda. bu olgular iki belirlenmiş an arasında betimlenirler. varoluş bu zaman aralığını, sanki bir tüneli kat eder gibi kat etmiştir. anlatılan olaylar bir durum oluştururlar ve plastik bir ideale benzerler. tarihin plastikliği: işte bu mittir. sanatçının seçimi dediğimiz şey, bir ritminin içinde sabitlenmiş olguların ve özelliklerin doğal bir biçimde elenmesi ve zamanı imgeye dönüştürmesidir." sonsuza tanıklık, emmanuel levinas
Ülkedeki it sorunu takribi ne zaman çözülür?Yaşlısından çocuğuna kadar her kesime saldırıyorlar.Şayet can güvenliğimizin teminatını sağlayamayacaksa (ki bu en temel haklarımızdan biri) devlet dediğimiz yapı beden var?Çözüm uyutmadan başka bir şey değil üç beş itperestin hatrı kalmasın diye geçiştirilip duruyor bu konu.Sonuç ise köpekler tarafından parçalanan insanlar.
Her türlü geçiyor zaman Geçmez dediğimiz anlarda bile...🪐
Sevdiğimiz zaman, aşk o kadar büyüktür ki; bir bütün olarak içimize sığmaz. Sevdiğimiz insana doğru karşımızdakinin hisleri dediğimiz şey; kendi sevgimizin çarpıp geri dönüşüdür. Bizi gidişten daha fazla etkilemesinin, büyülemesinin sebebi ise, kendimizden çıktığını fark edemeyişimizdir.
Marcel Proust
Marcel Proust
Reklam
Ebrar 2126
Ebruar kavramını veya Ebruarı bunların nasıl kimseler olduklarını el alacağız, konuşmaya çalışacağız Ebruar her ne kadar Türkçe'ye bir isim olarak geçmişse de aslında Arapça eril bir çoğul yani Ebruar iyiler demek Bu kekili bunun Ber veya Ber ayette geçtiği üzere Cenab-ı Hak Hz. Yahya için o Ber ile bir valideyhi Olem yakın Cebber'in
Bu dünya kötüler için, iyilere rahatlıkla zulmedebilecekleri bir savaş alanı gibi görünse de, ah almanın ne kadar tehlikeli olduğunu zaman bir şekilde gösterirdi. Sabır dediğimiz zaten iyiler için vardı. Kötülerin anladıkları ise sadece bu dünyaydı.
Sinan Yağmur
Sinan Yağmur
Adına ömür dediğimiz bir meçhulün içinde yaşamını tamamlamaya çalışan insan nice sorunlarla yüzleşmiş, nice sıkıntılar,hüzünlerle mücadele etmiş, nice sevinçleri de yüreğine sığdırmıştır. İnsanoğlu, kendini tanımlarken içinde bulunduğu ruh hali,hayalleri, umutları, korkularıyla birlikte bir tanıma muhtaç olmuştur. Kah kimi zaman gönlümüze saplanan bir sevdanın ardından yol almış, kah evrene dair elde etmek istediklerimizin içinde kaybolmuşuzdur. Aslında yaşamın kendisinin meçhul olması sonunun nereye varacağını bilmemesinden ileri gelmiştir. Belki de İnsan oğlu meçhul değildir ,ama hayatın kendisi meçhul olarak kalmaya devam edecek gibidir. Başladığın bir türküyü nerede, nasıl bitireceğin meçhuldür. Zira yaşamımızın her evresinde duygularımız, tutkularımız, heveslerimiz korkularımız değişebilmektedir. Değişimin çok hızlı aktığı bir evrende senin türkün yalnızca sana ait notalardan oluşacaktır. İnsan, her daim seçilemese de seçerek, isteyerek belki de istemeyerek hayat ırmağına yol verecektir. Size ait notalarınızın türkülerinizden,denize kıyısı olan gözlerinizden eksilmemesi dileğiyleeeeee………..
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.