Temel meselelerde cemiyet, gizemli ve güvenilir bir biçimde bilgi sahibidir. Lázár bir keresinde yarı şaka yarı ciddi, dedikodu kadar gerçek bir şey olmadığını söylemişti. Genellikle insanlar arasında sır olmuyor. Kısa dalgalar vasıtasıyla, birbirimizin en gizli saklı düşüncelerine kadar her şeyi öğreniyoruz. Sözler ve hareketler sa dece bu bilginin sonuçları. Bence böyle. İşte bu şekilde yaşıyorduk
İyi ahlak sahibi olmalıyız; gıybet, dedikodu, haset, kibir, kin, iftira gibi hasletlerden uzak durmalı ve kulis yapmamalıyız. Bu, nefse esir olmakla değil, nefsi terbiye etmekle mümkündür.
Gündelik insan ilişkilerine baktığımızda sözümüzle birbirimize kaç kez büyü yaptığımızı bir düşünün.
Kara büyünün en kötü şekli dedikodudur. Dedikodu, kara büyünün en kötü halidir. Çünkü saf zehirdir.
Kendiniz olmayı hedefleyin. Kendiniz gibi bakmayı, davranmayı ve düşünmeyi hedefleyin. Kendinize en sadık versiyonunuz olmayı hedefleyin. Kendiniz olma haline kucak açın. Kendinizi onaylayın. Sevin. Bunun için çok çalışın. İnsanlar sizi küçümsediğinde ve sizinle alay ettiğinde, onlara kulak asmayın. Dedikodu çoğu zaman üstü örtük bir kıskançlıktır. Oyalanmayın. Direnme gücünüzü koruyun. Yüzmeye devam edin..."
Dedikodu rahatlatıcıydı. Dedikodu kendinden bahsetmeme fırsatıydı. İç dünyasıyla fazla teması olmayan insanlar bu nedenle bayılırdı ona. Ben de güya iç dünyamda yaşıyordum ama sohbetlerimin yarısından çoğu dedikodudan ibaretti.