İyi yürekli dostumuz Oblomov...
Kimlere kimlere benzetmedim onu, ilk yüz sayfa "Artık kalk şu yataktan be adam!" diye haykırdım içimden. Çoğu kişinin adını değiştirdim hafızamda, onlara artık Oblomov diye hitap edeceğim. :)
Ah ne kadar güzel bir serüvendi. Kesinlikle tam metnini okumanızı tavsiye ederim. Böyle bir haz anlatılmaz, ancak yaşanır çünkü. İvan Gonçarov keşke daha fazla eser bıraksaymış bizlere diye hayıflanmıyor da değilim. Tıpkı Dostoyevski gibi, büyük bir yazar Gonçarov ve Dostoyevski'den de fazlasıyla etkilenmiş doğrusu. Enfes bir kitaptı, çok doyurucuydu. Okuyucuyu yormadan, pasajları uzatmadan keyifli bir okunma sağlamış sevgili Gonçarov bizlere.
Oblomov'a gelince, tembelliğin kelime manası olan bir karakter, kendisinde hiçbir şey yapma gücü bulamayan, daha küçüklükten bu şekilde yetiştirilmiş bir çocuk.
Elbette burada ailenin yetiştirme tarzıyla alakalı önemi de çok açık bir şekilde görmüş oluyoruz.
Oblomov'a canlılık katan tek değer aşktı. Onu bile Oblomovluğuyla berbat edebilme özelliğine sahipti. Her şeye rağmen çok iyi yürekli,çok içten bir karakterdi. Onu sevmekten kendinizi alamıyorsunuz. Ve ona asla kızamıyorsunuz. Bu arada unutmadan... Aman dikkat! Kendisinin üşengeçliği kitabı okuduğunuz süre içerisinde size de yapışıyor, o konuda sizi uyarmak istiyorum. :)
Eee hala ne düşünüyorsunuz, Oblomovluk yapmayın da bir kitapçıya gidip hemen kitabı edinin. Oblomov'un güzel kalbiyle tanışmak için geç kalmayın, sonra pişman olursunuz...
Oblomovİvan Gonçarov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202139.5k okunma
Kim işitecek, kim tapınmaya değer olacak, bizim bağlılığımızdan hangi tanrı zevk alacak? Bu göksel övgüyü kimin kalbine yerleştireceğiz, güzel sunularla dolu, ölümsüzlere layık?
Sayfa 342 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Ey aşk!
Ne çok kitap yazıldı hakkında...
Ne şairlerden okuduk seni...
Bunların içinde çok güzelleri de vardı.
Ama benim son yıllarda aşka dair okuduğum en güzel satırlar belki de bu eserdeydi.
"Olduğun gibi seviyorum seni. Olmanı istediğim gibi değil!" (s. 145)
İnsanları beğeniyor ve hayatımıza alıyoruz. Sonra yavaş yavaş onları
Aşk Bu Ya Seni Bende Unutmuş, Yeşilçam'ın ve sinemamızın emektar sanatçılarından Selma Güneri'ye ithafen, Bilim ve Sanat Yayınları tarafından yayınlanmış bir şiir kitabıdır.
112 sayfa ve 2 bölümden oluşmaktadır.
Birinci bölümde aşk'a dair şiirler,
İkinci bölümdeyse yaşamın içinden kesitler bulabileceğiniz şiirler vardır.
Ayrıca
Dahil olmak istemediğim bir polemik. Tarih okumaktan, sosyolojinin loş dehlizlerinde agah yürüme iştiyakı taşımaktan, "millet" kavramını Fransız İhtilali bağlamından söküp aldıktan sonra üzerine derin derin düşünmekten ve mit, mitos, nüzul, inanç ve akide temelinde insan kavramını yeniden yorumlamaya çabalamaktan, iktisat felsefesini
Kadın da kadın, kadın da kadın. Ne kadınmış be, Virginia Woolf bu kadar ekmeğini yemedi feminizmin. Üç küçük paragrafın kelime popülasyonunun çoğu, 'kadın' ve 'inanç' üzerine inşa edilmiş. Sanırım yazar olmak, anlatılan karakterin canı acıdığında, acıyı yazmak yerine 'ah' diye bağırmak olarak anlaşılıyor. Yoksa bu kadar 'kadın' ve 'inanç' kelimesine maruz kalmak yerine kadını ve inancı anlatan bir derinlikte gark olabilirdik, ki böyle bir şeyin olması için ortada bir fikir olması gerekirdi maalesef dillere pelesenk olmuş sözlerden başka ortada bir şey yok.
Bu iletiden sonra kadın düşmanı ilan edilebilirim. Yöntemleri hiç değişmez ama ben istiyorum ki böyle şeylere gerek olmasın. Konuşurken hangi fikrin sancağını taşıdığımızı bilelim. Birileri diyor diye gaza gelmeyelim, başkaları dedi diye onu sorgusuz sûalsiz kabul etmeden önce ilk önce bu ne kadar 'ben'den izler taşıyor diye bakalım. Aksi hâlde olan şey başkalarının yanlışlarından çıkan doğruları, kendi doğrularına yanlış eylemek olacaktır.
Günümüz edebiyatının en büyük sorunlarından birisi de herkes 'yazan' ama 'yazar' yok ve maalesef, çoğu kişide yüksek irtifasından göremediğim bir girişimcilik özgüveni var. Keşke bu girişimciliği, edebiyatın içinden geçerek yapmasalar...
"Kadın. Kadını bir dilime katık ettiler
Markuuuut! Torbanı sarkıt."
Osman' nın dillere destan güzel kadını, ulaşılmazı, doyulmazı, iftira atılanı, sevileni, sevilmeyeni, iyi arkadaşı, vefalı dostu , aşiftesi, hafif meşrebi, en çok da başına ne
Sana o sahneyi hatırlatacağım hani bazen kendi kendine düşünürsün ve ohaa ben ne düşündüm öyle dersin ya... Ve daha sonra ulan keşke video kaydı tutabilseydim beynimde dersin. Kulak arkasına tuşu falan olsıydı diye hayalden sapan düsüncelere dalarsın benim gibi.... Her neyse.
Bazen bir kitap ya da bir konuşma sonrası kendi kendinize hayallere