"İnsanların algıları ve duyguları değişebilir, ama altta yatan değer yargıları ve bunların ölçütleri aynı kalır."🏳️‍🌈 - Mark Manson
Bir gün bütün değer yargıları değişecek ve yargılananlar yargıç, eziyet edenler de suçlu sandalyesinde oturacaklardır ve onlar o kadar utanacaklar, o kadar utanacaklardır ki utançları ve suçlarının ağırlığı yüzünden ayağa kalkamayacaklardır.
Reklam
... Türkiye, kimi özellikleri aynı olsa bile herhangi bir Batı ülkesi değil. Türkiye'de egemen değer yargıları, kültür mirası, geçmiş, tarih, toplumsal hafıza vb. her şey Batı dünyasından çok farklı.
Sayfa 40 - Sel Yayınları, Birinci baskı: Nisan 2021
“Kendi başına iyi” ve “kendi başına kötü” olan bir şey yok, “iyi” veya “kötü” diye adlandırılan şeyler vardır, “iyi” veya “kötü” yüklemleri ile kurulan değer yargıları vardır.
Sayfa 14 - Türkiye Felsefe KurumuKitabı okuyor
Davranışlar o anda kişinin "derisinin altında" ya­şanan olayların ürünü olarak ortaya çıkar. İnsanın bedeni içinde gelişen bu öznel yaşantıların başlıca belirleyicileri, o kişinin de­ğer yargıları, geliştirmiş olduğu tutumlar, ilgi alanları ve düşün­ce biçimleridir. Dolayısıyla, bu insanın gerçeği yorumlama biçi­mini yansıtan düşünceler davranışlarının başlıca belirleyicileri­dir. Bir başka deyişle, davranışların oluşumunda, çevredeki "ger­çek" olaylardan çok, bireyin onları nasıl gördüğü ve yorumladığı önemlidir.
Sayfa 121 - Metis
Çevresini saran dünyanın değer yargıları onu zerre kadar ilgilendirmez
Sayfa 146Kitabı okudu
Reklam
"..aslında çocuk üzerinde otorite sahibi olabilecek her kişi veya kurum, bir ebeveyn fonksiyonu görür. Çocuğun bu otorite sahibi birimlere verdiği tepkiler genelde, çocuğun daha önce ebeveynlerinden aldığı değer yargıları çerçevesinde belirlenir."
"Bir gün bütün değer yargıları değişecek ve yargılananlar yargıç, eziyet edenler de suçlu sandalyesine oturacaklardır ve onlar o kadar utanacaklar, o kadar utanacaklardır ki utançlarının ve suçlarının ağırlığı yüzünden ayağa kalkamayacaklardır."
Utangaçlık nedir? Utangaçlık neden kötü.
[Cemre Demirelin yorumu üzerine!] 1-Başkası için varlık olma durumu. İnsan doğası gereği başkasını kafasında kurgular. (Buna ön yargı demek yerine ön izlenim diyelim çünkü yargılamak olumsuz bir anlam katıyor.) Bu yüzden bireylerde başkaları tarafından kötü algılara maruz kalmamak için yaptığı şeylere ve gösterdiği davranışlara dikkat eder. Bu
ALGILAYAN BİREY İLE İLGİLİ ÖZELLİKLERİ
İHTİYAÇLAR: Bireylerin ihtiyaçları hangi uyarıcılara dikkat edecekleri ve algılayacaklarını belirleyen önemli etkenlerden biridir. BEKLENTİLER: Bireylerin beklentileri ile ilgili olan uyaranların algılanma ihtimali diğerlerinden daha fazladır. İLGİLER: Bireyin ilgi alanına giren uyaranların algılanma olasılığı ilgisini çekmeyen konulardan daha fazladır. ÖĞRENME: Geçmiş öğrenmeler algılanacak uyaranları seçerken etkili gibi, algı süreçleri anlamlandırma da oldukça etkilidir. İNANÇLAR: Bireylerin sahip olduğu değer yargıları, inançlar algılama süreci üzerinde etkili olan faktörlerden biridir.
Reklam
“Bir gün bütün değer yargıları değişecek ve yargılananlar yargıç, eziyet edenler de suçlu sandalyesine oturacaklardır.”
Burada biraz daha derine inerek şeriat va'z etmenin -bugün kendisinden anlaşıldığı üzere- dar manada kanun koyuculuk olmadığını da vurgulayalım. İnsanların boyun eğdikleri düşünce biçimleri, yaşam tarzları, değer yargıları, kriterler ve adetler de şeriat va'z etme kavramı içerisinde değerlendirilmesi gereken olgulardır. İnsanlarından bir kıs- mının bütün bu konularda diğerlerine zorbalıkta bulunduğu ve onların da bu zorbalığa rıza gösterdikleri bir toplum asla hür olamaz. Böyle bir toplum, bir bölümünün rabb olduğu, kalanlarınsa bunlara kulluk yaptığı bireylerden oluştuğun- dan bir ilkel toplum, İslâmî tabirle cahiliye toplumudur.
Bir insan varoluşunun getirdiği sorunlara güvenli ve gerçek- çi bir biçimde yaklaşabiliyorsa, değersizlik duyguları yaşamaz. Yenilgiyi de başarı gibi yaşamın doğal bir parçası olarak kabul ettiğinden, karşılaştığı durumlardan ve kendisiyle ilgili gerçek- lerden kaçmaz. İç dünyasındaki çaresizlik duyguları ve dıştan gelen zorlanmalar onu yapıcı çabalara yöneltir. Kendisinin ve diğer insanların ortak özelliklerine, amaçlarına uygun düşünce ve değer yargıları geliştirebilmiş olduğundan suçluluk duygula- rı yaşamaz. Sağduyusu sayesinde bulduğu çözümler başkaları- nın çıkarlarına karşıt düşmez. Sağduyudan yoksun bir kişi, ken- disini ve dünyayı salt kendi açısından görür, kişisel çıkarlarına yönelik amaçlardan başkasını düşünemez.
Bir insan varoluşunun getirdiği sorunlara güvenli ve gerçekçi bir biçimde yaklaşabiliyorsa, değersizlik duyguları yaşamaz. Yenilgiyi de başarı gibi yaşamın doğal bir parçası olarak kabul ettiğinden, karşılaştığı durumlardan ve kendisiyle ilgili gerçeklerden kaçmaz. İç dünyasındaki çaresizlik duyguları ve dıştan gelen zorlanmalar onu yapıcı çabalara yöneltir. Kendisinin ve diğer insanların ortak özelliklerine, amaçlarına uygun düşünce ve değer yargıları geliştirebilmiş olduğundan suçluluk duyguları yaşamaz. Sağduyusu sayesinde bulduğu çözümler başkalarının çıkarlarına karşıt düşmez. Sağduyudan yoksun bir kişi, kendisini ve dünyayı salt kendi açısından görür, kişisel çıkarlarına yönelik amaçlardan başkasını düşünemez.
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.