Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Kendimizi hep tek kişi olarak değerlendirme eğilimindeyiz. Halbuki fiziken ve zihnen tek olsak da içimizde iki parça var, sağlıklı ben ve sağlıksız ben. Bu iki ben, her insanın içinde mevcuttur. Ama eğer sağlıksız olan “ben”in sesi daha çok çıkıyorsa, seni o yönetiyorsa, diğer tarafın ezilir, aşağılanır ve ihtiyacı olan ruhsal besinleri karşılayamaz. Bunun sonucunda içinde bir boşluk hissedersin, sıkıntı, mutsuzluk, değersizlik ve sevgisizlik sarar her yanını. Hayatın doğal zorluklarında bile, içindeki sağlıksız sen, seni suçlar. “Sen aptalsın, sen yapamadın, sevilmiyorsun işte, değersizsin, önemsizsin” der. Ve sen sağlıksız seni, kendin zannedersin, onun söylediklerini doğru kabul etmeye başlarsın... Ve sonuç, senin adına hüsran olur.
Reklam
Bir insanın ne olduğu ile ne olması gerektiği konusundaki tutarsızlığı değersizlik duygularının doğal bir sonucudur. Bu nedenle kendisine yabancılaşma pahasına önemli başarılar kazanmış bazı insanlar, zaman zaman boşluk ve anlamsızlık duyguları yaşarlar.
Sayfa 79 - Metis yayınlarıKitabı okuyor
Değersizlik duygusu, bir insanın kendisini diğer insanlardan daha değersiz bir varlık olarak algılamasını tanımlar ve kökenini çocukluk yaşantılarından alır. Bir çocuğa değer verilmemesi, onu kendine özgü hakları olan özerk bir varlık olarak tanımama anlamına gelir. Çünkü bir insana değer vermek, onun gerçeklerini anlamaya çalışmak ve onu olduğu gibi benimseyebilmektir. Ama birçok kişi diğer insanlara değer verdiği sanısıyla aslında kendi narsisist ihtiyaçlarına doyum sağlar.
Sayfa 77 - Metis yayınlarıKitabı okuyor
değer vermekten ziyade değersizlik almak
Bir insan varoluşunun getirdiği sorunlara güvenli ve gerçek- çi bir biçimde yaklaşabiliyorsa, değersizlik duyguları yaşamaz. Yenilgiyi de başarı gibi yaşamın doğal bir parçası olarak kabul ettiğinden, karşılaştığı durumlardan ve kendisiyle ilgili gerçek- lerden kaçmaz. İç dünyasındaki çaresizlik duyguları ve dıştan gelen zorlanmalar onu yapıcı çabalara yöneltir. Kendisinin ve diğer insanların ortak özelliklerine, amaçlarına uygun düşünce ve değer yargıları geliştirebilmiş olduğundan suçluluk duygula- rı yaşamaz. Sağduyusu sayesinde bulduğu çözümler başkaları- nın çıkarlarına karşıt düşmez. Sağduyudan yoksun bir kişi, ken- disini ve dünyayı salt kendi açısından görür, kişisel çıkarlarına yönelik amaçlardan başkasını düşünemez.
Reklam
Değersizlik duyguları yaşayan bir insan üstün olmak zorundadır.
Sayfa 80
Bana Dair
Bugün bir kitap alıntısı ya da inceleme değil de kendimce tecrübe ettiğim şeyleri sizinle paylaşmak istiyorum. Hem belki benim gibi olanlara yol gösterir hem de sizlere anlattığım için ben rahatlarım diye düşünüyorum. Ben sevginin çok az olduğu olsa bile çok yanlış ifade edildiği bir ailede büyüdüm. Annem babam hayattalar, canları sağ olsun iyi ki
Değersizlik hissi kapladı tüm bedenimi Gülmeyi unuttum Anlamıyorlardı Dilimi susturdum
SON AŞKLARA..
O gitmiş, o gelmiş, o engellemiş, o engeli kaldırmış, o sarılmış, o kaçmış, o konuşmuş, o susmuş, o sevmiş, o sevmemiş...Onun tüm eylem veya eylemsizliklerinden bağımsız, ona rağmen ve her şeye rağmen sevgide kalabilmeyi öğrenmektir bazılarının sevgi yolculuğu... Şikayet etmeden, kendine değersizlik anlamları yüklemeden, beklentilerle hayal kırıklığına düşmeden, yüreğine niye seviyor diye zulmetmeden, verene rıza ve şükür ile yoluna taş değmesin, iyi olsun, hep iyi olsun diye de duacı olabilmektir sevmek. Çünkü mesele hiçbir zaman sahip olmakla ilgili değildir. Mesele sevebilmekle ilgilidir. Tıpkı Yaratıcının tüm hatalarımıza rağmen bizi hep sevmesi gibi. Belki de hepimizin yolculuğu kalbimizi hırs, öfke, korku, kırgınlık ve kızgınlıklardan arındırıp sadece sevgide kalabilmeyi öğrenmektir. Sadece sevgiliye değil herkese, her canlıya karşı sadece sevgi... Sadece küçük bir hatırlatma...
Reklam
Suçluluk ve değersizlik hisleri ile dolu, dünyayla umutsuz bir çelişki içinde küçük bir çocukken, Dostoyevski’nin Karamazof Kardeşler’ i geçmişti elime. Bu kitap, hayatımı değiştirdi benim. Bana güç verdi. Görünüşleri nedenle aşağılık olursa olsun, bütün insanlarda bulunan o incinebilir güzelliği gösterdi bana. Sonunda kitabı bitirip yetimhanenin kütüphanesine iade ettiğim günü hep hep hatırlarım; sonbaharın soluk, tatlı gün ışığına çıkarken, yücelmiş hissettim kendimi.
Sayfa 111 - E YayınlarıKitabı okuyor
176 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
"Ama hayat umutsuzdur, dedi Sophie" #umutsuzkarakterler #paulafox Evliliklerinin onbeş yılını geride bırakan Otto ve Sophie'nin yaşamı Sophie'nin bir sokak kedisi tarafından ısırılması ile değişmeye olan direncini yitirir. Biri #avukat diğeri #çevirmen olan çiftin yaşamı kedinin taşıdığı özellikleri ilişkilerine pay edilircesine katmanlara ayrılarak süzülürken biz okurlara da bu ilginç kitaptan zihnimize damıttığımız düşler kalır. Umutsuzluk, anlamamazlık, çabasızlık, değersizlik, yaşama aynı yerden bakmama hali, idare ederek aynı gemide gürültüsüz ve hissizce yaşama modu... Rutine devam eden tedirgin ruhlara hitap ediyor #kitap belki de ekseriyetle. Sessizliğin içindeki yalnızlığın çığlıkları hakim en çok da kitaba. Uzun sessizlikler büyük yalnızlığın ayak izlerini taşır sonuçta... Kitap 1960 'li yılların sonunda yazılmış olsa da günümüz evliliklerine, ilişkilerine işaret ediyor sanki. " Acı çekmek beni ölümden daha çok korkutuyor," #çeviri #begümkovulmaz @sirinetik @canyayinlari
Umutsuz Karakterler
Umutsuz KarakterlerPaula Fox · Can Yayınları · 20248 okunma
Kadınlar dünyasının bir acı gerçeği daha...
Erkekler dünyasında yüzyıllardan beri devam edip gelen bir "kadınları hor görme" hatası var. Büyük görünen işleri kendileri yaptıkları için, küçük görünen işleri yapan kadınları da küçük görüyorlar. Aslında o küçük gibi görünen işler yapılmasa, büyük işler hiç yapılamaz. Belki feminizmin kadınlar tarafından bu kadar rağbet görmesinin sebebi, büyük işler yaparak erkeğin gözünde değerli olma duygusuydu. Yol yanlıştı, usul yanlıştı ama değersizlik duygusu da çekilir gibi değildi...
Sayfa 131Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.