Ne kadar değişsem de talihim değişmiyor. Her şekil bir çemberin içine yerleştirilebilir.
Ramazan ve oruç elbette değişmiyor. Ancak oruç tutan insanlar değişiyor, on bir ayın sultanını yaşama pratikleri aynı kalmıyor, ramazan ayının kültürümüze etkileri farklılaşıyor.
Reklam
Var olmak ve yaşamak, birbirinden ayrı şeyler. Bu iki sözcük, yani var olmak (to exist) ve yaşamak (to live), Winnicott'ın dilinde de hep birbirinden farklı kavramlar olarak ifade edilir. Yaşamanın, canlı tutulmakla aynı şey olmadığını söylüyor Winnicott. Yalnızca hareket eden şeylerin gerçek olması gibi, biz de yalnızca kendimizi yarattığımız sürece yaşadığımızı hissederiz. Yaratıcılık, bir hareket olarak duyulmaktadır çünkü. Varlığımız hareket etmiyor, değişmiyor, dönüşmüyorsa o varlığı ölü olarak duyarız. Dönüşme, varlığın beklentisidir. Değişmeyen, statik bir varlık, kendi varlığını gerçekleştiremez. Yaratılamayan benlik, ölü benliktir. Hemen her psikolojik problemin altında da bu yatar: Benliğin yaratılamaması. Bizim psikolojik ya da fiziksel "sorun" olarak gördüğümüz şeyler, benliğin bize yaratılmak üzere çağrısıdır. Psikoloji, bu çağrıyı duymanın ve yorumlamanın bilimidir. Jung'un dediği gibi, "Biz Ruh'a gitmezsek Ruh bize nevroz olarak geri döner."
Farkında mısın yalnız gözlerimiz değişmiyor
Bazen öyle şeyler oluyor ki.. nasıl söylesem.. insan kapılıp gidiyor.. kapılıp gittiğini anlasan bile değişmiyor.. olup bitenin bir parçası gibisin..
"Var olmak ve yaşamak, birbirinden ayrı şeyler. Bu iki sözcük, yani var olmak (to exist) ve yaşamak (to live), Winnicot'ın dilinde de hep birbirinden farklı kavramlar olarak ifade edilir. Yaşamanın, canlı tutulmakla aynı şey olmadığını söylüyor Winnicot. Yalnızca hareket eden şeylerin gerçek olması gibi, biz de yalnızca kendimizi yarattığımız sürece yaşadığımızı hissederiz. Yaratıcılık, bir hareket olarak duyulmaktadır çünkü. Varlığımız hareket etmiyor, değişmiyor, dönüşmüyorsa o varlığı ölü olarak duyarız. Dönüşme, varlığın beklentisidir. Değişmeyen, statik bir varlık, kendi varlığını gerçekleştiremez. Yaratılamayan benlik, ölü benliktir. Hemen her psikolojik ya da fiziksel sorun olarak gördüğümüz şeyler, benliğin bize yaratılmak üzere çağrısıdır. Psikoloji, bu çağrıyı duymanın ve yorumlamanın bilimidir. Jung'un dediği gibi, 'Biz Ruh'a gitmezsek, Ruh bize nevroz olarak geri döner.'"
Reklam
Sen bu çağın insanı, hayal bile edemeyeceğin bir yolculuğun içinde bir anda kendini buluyorsun, giderken bütün sevdiklerini yanına almak, dönerken de koca bir ülkeyi yanında getirmek istiyorsun, karnın şiş, gözlerin dolu, bir sıkıntın var her hâlinden belli. Herkes her şeyi sınırsızca yaşarken sen içine içine saklıyorsun, korkuyorsun, market kasasında saçını başını yolan birini görüp çıkmışsın yola, utanıyorsun, belki hak görmüyorsun belki çoktan vazgeçtiğin yaşamak denen şu telaşa yeniden tutunur gibi oluyorsun. Her hàlükârda işin zor, zamanın dar, inancın zayıf, insan acımasız ve bu hiçbir yerde değişmiyor.
Sayfa 19
…ayrıca bazıları nasıl hiç değişmiyor ve gelişmiyorsa da bazıları değişiyor. Ben değişenlerdenim; iyi zamanlarım da oldu kötü zamanlarım da ama çoğunlukla iyi.
— Yanıldın yine : değişmiyor —değişmedi— bazı şeyler. — Değiştirmeyeceğim!…
Sayfa 30
Demek ki doğa kuralı değişmiyor: Kartal kartalla uçuyor, karga kargayla. Bir dahiyi ancak başka bir dahi anlıyor. Su başlarını tutmuş orta zekalılar ise hepsiyle birden alay ediyor.
Zülfü LivaneliKitabı okudu
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.