O(Rousseau), ruhun ölmezliğine, öte dünyada iyileri ödüllendiren, kötüleri cezalandıran ve varlığı, doğanın harikalarının manzarası, kendi bilincinin sezgisi ile kanıtlanan bir Tanrıya, “Tanrısal içgüdü”ye inanır. Demek ki Rousseau, bir “déiste” yani yaratmacıdır. Görünüşte, yine bir déiste olan Voltaire’e yakındır. Rousseau, Tanrının her türlü görünüm şeklini, tapınma ve ayinleri, şu veya bu kiliseye özgü dogmaları, Voltaire gibi reddeder. Rousseau’nun dini de Voltaire gibi papazlar sınıfından vazgeçebilir. Unutmamak gerekir ki, öteki filozoflar gibi Rousseau da derebeyliğin başlıca kalesi olan kiliseye karşı savaşmaktadır. Gerçekte Rousseau’nun yaratancılığı Voltaire’in özlem ve isteklerinden çok farklı özlem ve isteklerden doğar. Voltaire materyalizmi, hiç değilse resmen reddeder; çünkü öte dünyada halka söz dinletecek ve özel mülkiyeti koruyacak bir jandarma-Tanrıya gereksinimi vardır. Rousseau ise tersine, halkı teselli edecek, ezilenlerin öte dünyada öcünü alacak ve kötüleri, yani zenginleri cezalandıracak bir Tanrıya gereksinim duyar. “Kodamanlar, zenginler, yüzyılın mutluları, Tanrı yok olduğunda rahatlayacaklardır; fakat ne var ki, bir öte dünyayı beklemek, halkı ve yoksulları teselli etmektedir.” -(Deleyne’ye Mektup, 1758)
Deleyne’ye Mektup, 1758
Kodamanlar, zenginler, yüzyılın mutluları, Tanrı yok olduğunda rahatlayacaklardır; fakat ne var ki, bir öte dünyayı beklemek, halkı ve yoksulları teselli etmektedir.
Sayfa 27 - Epub