Okurken yaşadığım nadir kitaplardandı Tatar Çölü. Bolca ve iyi yapılmış betimlemelerle daha ilk anda kitap okuyor gibi değil de canlı canlı o hikayade yaşıyor gibi hissettim kendimi. İlk sayfadayken bu kitabın okunmaya değer, akıcı ve heyecanlı olduğunu hissetmiştim ve yanılmadım. İnsanın iradesini, aklını, duygularını; bunlarla nasıl baş edilir ya da nasıl olur da bunlara güç yetirilemez olduğunu çok güzel yazmış. Kitabı okurken, okuyucunun kendisini, aklı kullanmada, irade göstermede, duygulara hükmetmede sorgulaması istenmiş bir eser olarak düşündüm ve düşündüğüm gibi de kendimi ister istemez sorgularken buldum. Ben olsam ne yapardım, ya da bu gibi durumlarda ben ne yaptım, önüme çıkan fırsatları değerlendirdim mi, yoksa ben de Drogo gibi uzak bir hayali mi bekledim..?
Merak uyandıran bir çekicilikle içine dahil eden, sonraları hafif ama etkili rüzgarına katan, en son ince bir sızıyla gözyaşlarına gark eden bir kitaptı benim için.
Ah Drogo, çok üzgünüm...