Kitabın arka kapağında yazdığına göre 90 yaşındaki gazeteci bir abimizin yeni yaşını kutlamak için genelev patroniçesinden kendisine hediye olarak el değmemiş bir genç kız bulmasını istiyor. Ancak bu abimiz aşık olduğu için genç kızımızla yanyana uyumak dışında bir şey yapmayacak ve biz muhteşem bir aşk hikayesine tanık olacağız.
Şimdi de benim tanık olduğum kısımlara gelelim. El değmemiş genç kızımız 14 yaşında. Annesi hasta ve kendisi bir düğme dikim fabrikasında akşama kadar çalışmakta akşam da para kazanmak için bedenini satmakta. İşte bu abimizin doğum gününden önceki gece, kızımız adamı beklerken yorgunluktan uyuyakalıyor. Bu aşk böceği abimiz kıza öyle üzülüyor ki yanında öylece yatmaktan başka bir şey düşünemiyor. Gün geçtikçe daha çok aşık olduğu için ona kitaplar okuyor uyurken. Okuduğu kitap ise Küçük Prens ve Binbir Gece Masallarının çocuklar için daha da sadeleştirilmiş versiyonları :) şuradaki buram buram aşk kokan düşünceye bakar mısınız. Çocuklara özgü sadeleştirilmiş halini okuyor.
Bu kitabı okurken duyduğum tiksintiyi en son ancak bastonla yürüyebilen bir adamla birlikte olması için dövülen fuhuş mağduru bir çocuğun ifadesine katıldığımda yaşamıştım. Kitap yayınlandığında yazarın 77 yaşında olduğunu da düşünürsek korkunç bir kurgu. Her gün gündeme gelen çocuk istismarı haberlerini görüp üzülen ancak bu durumu kitapta kurgu olarak okuyunca aşka bak be diyerek bu kitabı beğenen biriyseniz durun ve düşünün.