Home
Search
What to Read?
Sign In
Sign Up
Shopping
Explore
Books
Authors
Readers
1000Kitap Android ApplicationFREE – Download from Google Play
1000Kitap iOS ApplicationFREE – Get it from App Store
©2024 · 1000Kitap Web Application · 2.37.24
“Then, about that time jesus shouted, “eli, eli, lema sabachtani?”, which means “My god, my god, why have you deserted me?” , matthew 27: 46.
Emre Timur artık kaleminin belkemiğini kırmış, korkusuz bir eser sunmuş; Kuklacı. Kendisinin dokuzuncu kitabı olan bu eser, benim kendisinden okuduğum dördüncü eser. Ve şunu diyebilirim ki, kitaplar
83 syf.
4/10 puan verdi
"Ben insanım ve kendimi insanca olan hiçbir şeye yabancı saymam."
(Heauton Timorumenos, Terentius
Perde I, sahne I)
Publius Terentius Afer MÖ 184'te Kartaca'da doğan Berberi asıllı Latin komedya yazarıdır. Çocukken köleleştirilen Afer'e bu ad Afrikalılar tarafından verilmiştir. Afer'in siyahi olup olmadığı
Bu seri beni o kadar arada bırakıyor ki… Yani seviyor muyum sevmiyor muyum aşırı kararsızım çünkü ilk kitap ortalama bir giriş kitabıydı ama ikinci kitap bir serinin ikinci kitabı olacak bir kitap değildi bence. Üçüncü kitapta yazarın bir tık daha toplamış olması seriye biraz ısınmamı sağladı ama hâlâ kararsızım da..
Kitabın konusundan bahsetmeyeceğim çünkü serinin üçüncü kitabı ve ne dersem diyeyim spoiler olur. Bunun yerine kısaca birkaç şey diyeceğim.
Öncelikle, şu ana dek seride en sevdiğim kitap oldu kendisi. Bunun en büyük sebebi de artık asıl olaylara girmiş olmamız. İlk iki kitapta yazarın bizi hazırladığı olaylar ufak ufak başlamış durumda ve bu güzel. Ancak bunun serinin üçüncü kitabına kalması bana yanlış geliyor. Daha erken başlayabilirdi bence
Bunun dışında bu kitapta yeni gelen karakterleri oldukça sevdim. Her birini okumak oldukça keyifliydi. Celeana farklı bir yere seyahat etmek zorunda kalsa da yazarın bizi krallıktan tamamen koparmaması da güzeldi bence. Kitap boyunca Celeana, Dorian ve Chaol’un gözünden bir sürü olaya tanık olmak oldukça keyifliydi, kitabı dinamik tutmuştu bence.
Bu kitabı genel olarak sevdim ancak dediğim gibi bir serinin üçüncü kitapta açılması yanlış bir şey bence. Devam kitaplarını okuduktan sonra seri hakkında genel düşüncem me olur bilmiyorum ancak şu anlık ortalama buluyorum seriyi. Yazarın Dikenler ve Güller Sarayı serisinden sonra biraz fazla yükselmiş beklentimden kaynaklanıyor bu düşüncelerim çoğunlukla. Ama dediğim gibi ilerleyen kitaplarda fikrimin değişme ihtimali de var. Bakalım, dördüncü kitapta beni neler bekliyor
175 syf.
7/10 puan verdi
5 yıldır 1000 kitap üzerinden düzenli olarak kitap okuyorum. Şükür elimden geldiğince tatlı bir sayıya eriştim, çok fazla kitap tavsiyesi aldım, etkinliklere girdim, etkinliği kendim düzenledim, arkadaşlarımın önerilerine uydum, canım sıkıldı ilk önüme geleni okudum, yeri geldi en alakasız kitapları okudum; ancak hiçbir kitapta bu kitabı okurken
"Paris Notr Dam Kilsəsi"
Hiss və düşüncələrimi çatdırmağa kömək duymadığı üçün əsər şərhlərindən uzaq dururam uzun müddətdir. Amma bu kitabla 1 aya yaxın vaxt keçirtdim, yarı oxuyub yarı səsli dinlədim, bitirdikdən sonra məşhur musiqili tamaşasını izlədim. Onunla qurduğum bağa qarşılıq daha sayğılı bir vidayı borc bilirəm özümə.
İlk
Günah keçileri..
Günah Keçisi kavramı, geçmişte insanların Tanrıya karşı günah çıkarmanın bir yolu olarak önceden belirlenmiş hükmü belli bir meta üzerinde bazı ritüeller eşliğinde uygulamasıyla ilgili olup, konuyu ismen günümüze taşıyan olayın kökeni, Yahudi kavminin, günahlarını simgesel olarak bir erkek keçiye yüklenip, kötü ruhları yatıştırmak ve tüm kavmi
119 syf.
·
Not rated
'' je voulus cent fois me tuer, mais j’aimais encore la vie. cette faiblesse ridicule est peut-être un de nos penchants les plus funestes : car y a-t-il rien de plus sot que de vouloir porter
continuellement un fardeau qu’on veut toujours jeter par terre; d’avoir son être en horreur, et de tenir à son être ; enfin de caresser le serpent qui nous dévore, jusqu’à ce qu’il nous ait mangé le cœur ?''
''yüzlerce kez kendimi öldürmek istedim, yine de hayatı seviyordum. bu gülünç zayıflık, en büyük felaketleri doğuran eğilimlerimizden biridir belki. yeryüzüne savurmak istediğimiz bir yükü, onun dehşet veren varoluşuna bürünerek ve yine onun varlığına tutunarak yaşamak... kalbimizi yiyip bitirene dek durmayan yılanın, bizi baştan sona deştiği halde başını okşamak... böylesi bir yükü sürekli taşımayı istemekten daha aptalca ne olabilir?''
çeviri kitapta mevcut değildir,
yaşlı kadının bu cümlelerini çok sevdiğim için, bir dokunuş da ben yapmak istedim.
80 syf.
·
Not rated
Öncelikle bu Kürtçe şiir kitabını Kürtçe olarak incelemediğim için özür dilerim. Kürtçe olarak elbette daha güzel bir duyguyla bu incelemeyi yapabilirdim. Lakin benim gibi veya bazı arkadaşlar gibi Kürtçe bilen arkadaşların sayısı çok olmamasından kaynaklı Türkçe inceleme yapıyorum. Bir diğer sebebim bu kitabın daha geniş kitleye yayılma
