“Yine de gündüzün sessizliği ve aydınlığı ,insana ,gecenin kargaşası ,gürültüsü kadar garip geliyordu;ağaçlar öylece duruyor,Çiçekler öylece duruyor,önlerine bakıyorlar,gökyüzüne bakıyorlar,ama hiçbir şey görmüyorlardı,gözsüzdüler,bu yüzden korkunçtular.
Sayfa 165
Gündüzün sessizliği ve aydınlığı da gecenin karmaşası ve fırtınaları kadar tuhaftı.
Sayfa 139Kitabı okudu
Reklam
128 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Türkçe'de öykücülüğün ustası Sabahattin Ali'dir ve elime aldığım her kitabında, okuduğum her hikayesinde ince detayları nakış gibi işlediğini görünce hayranlığım giderek katlanır. Anadolunun her yanından insan hikayelerini, gerçek çıplaklığı ile tüm duygu ve yaşanmışlıkları ile önünüze koyduğunda içinden çıkamayacağınız bir atmosferle çepeçevre sarılıveriyorsunuz adeta. Öykülerdeki kahramanların sağında solunda dolaşan, orada, o tasvirlerde nefes alan bir ağaca, bir yağmur damlasına, bir rüzgâra dönüşmek ve eşlik etmek gibi tüm olanlara. Sabahattin Ali'nin öyküleri hep sağduyu uyandırmayı hedefleyen, toplumsal açık yaralara, kokuşmuş zihniyetlere, insanın buhranına, bunalımına, çaresizliğine deniz feneri olur. Deniz feneri diyorum çünkü hiçbir şeyi değiştirmez, daha iyi daha cafcaflı anlatmaya çalışmaz, farklı göstermez. Sadece olanı biteni görmemiz için ışığı o tarafa yöneltir. Öyle durudur ki bu fenerin ışığı, gün aydınlığı ile yarışır. Tekrar tekrar okunulası.
Yeni Dünya
Yeni DünyaSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 202127,5bin okunma
Deniz feneri aydınlığı
Bazı insanlar deniz feneri gibi Her daim etrafa pozitif ışık saçar Yüreği karanlıkta kalan insanlar Pusulasız kalınca Yolunu bulsunlar Ayakları selametle yaşama tutunsun Yaşasınlar ecel gelene kadar İsim bırakıp bir mezar taşında, İnsan olmanın şerefi, onuruyla. 🌿
Bahar gelince rüzgârın uçurup getirdiği rastgele bitkilerle dolan bahçe saksıları yine eskisi gibi renklendiler. Menekşeler açtı, nergisler açtı. Yine de gündüzün sessizliği ve aydınlığı, insana, gecenin kargaşası, gürültüsü kadar garip geliyordu; ağaçlar öylece duruyor, çiçekler öylece duruyor, önlerine bakıyorlar, gökyüzüne bakıyorlar, ama hiçbir şey görmüyorlardı, gözsüzdüler, korkunç bir şeydi bu.
Bahar gelince rüzgârın uçurup getirdiği rastgele bitkilerle dolan bahçe saksıları yine eskisi gibi renklendiler. Menekşeler açtı, nergisler açtı. Yine de gündüzün sessizliği ve aydınlığı, insana, gecenin kargaşası, gürültüsü kadar garip geliyordu; ağaçlar öylece duruyor, çiçekler öylece duruyor, önlerine bakıyorlar, gökyüzüne bakıyorlar, ama hiçbir şey görmüyorlardı, gözsüzdüler, bu yüzden korkunçtular.
Sayfa 165Kitabı okudu
Reklam
12 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.