264 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 8 days
Bildiğimiz gibi Sartre insan önce var olur sonra bir öz'e sahip olur der. Peki dünyadaki tüm nesneler özünü kaybetseydi ne olurdu? Sartre bu romanında bize bunu anlatmaya çalışıyor. Soyut şeylerin bir gerçekliği olup olmadığını sorguluyor. Bazen baş karakter kendine o kadar yabancılaşıyor ki neden var olduğunu bile bilmiyor buna bir anlam veremiyor. Sartre insanın iyice yalnızlaşacağını ve intiharın artacağını bize yıllar önce bildirmiş. Kitap betimlemeye ve düşüncelere çok aşırı derecede girse de insan bitirince üzülüyor. Kitabın uzun sürmesinin bir nedeni de bu betimleme ve düşünceler...
Bulantı
BulantıJean-Paul Sartre · Can Yayınları · 202123.1k okunma
Yıldıray Oğur
"1879'da Çarlık Rusya'sına bağlı Kazan'da doğar "Sadri Maksudi. Türk" kelimesinin yasak olduğu, "Ben kimim?" sorusunu soran Müslüman Tatarların ise önce İsmail Gaspıralı'nın Kırım'da, İstanbul Türkçesiyle çıkardığı Tercüman gazetesini, sonra da Türklüğü keşfettiği yıllardır. Kırım'dan yükselen bu Türklük aşkı,
Reklam
163 syf.
6/10 puan verdi
İlk defa bu kadar lafını esirgemeden yazan bir yazar gördüm yani demek isteğim günlük hayatta birçok insanın ağzına pelesenk olmuş sözcükler.Özellikle de bazı argo kelimeler.Kurgusu iyi bence yazarın sorguladığım yerlerde oldu mu evet oldu ama yaşadıklarım bana gösterdi ki şu hayatta neyi beklemezsen o oluyor iyi veya kötü hemde en beklemediğin kişilerden ve en beklemediğin zamanlarda Hz.Mevlana'nın sözü gibi "Olmaz dediğin ne varsa hepsi olur… “Düşmem” dersin düşersin, “Şaşmam” dersin şaşarsın. En garibi de budur ya; “Öldüm” der durur, yine de yaşarsın."Kitapta anlatılanlar öyle hep sonu mutlu biten kitaplar gibi değil hayatın tüm gerçeklerini çat çat vurmuş okuyanın yüzüne.Doğallıktan yana olan arkadaşlara öneririm şimdiden keyifli okumalar dilerim :)
Müptezeller
MüptezellerEmrah Serbes · İletişim Yayınları · 20167.7k okunma
Cevher
Ateşi bulan iyisi ile kötüsü ile bir medeniyetin adımını atmıştı neden içimizdeki ateşi (cevheri) bulup kendi medeniyetimizi yaratmıyoruz... İçimizdeki ateşin savrulup hayatımızın her zerresine kadar yakmasından mı korkuyoruz ? Yoksa o ateşi yaratacak güç mü yok içimizde. Bir medeniyet yaratmak istiyorsak hayatımızda içimizde ki o gücü kıvılcımlaştırıp o ateşi keşfedip yaratmamız lazım ilk bulunduğu gibi... Fakat bunu gerçekten istemeliyiz... Zannetmemeliyiz... İçimizde ki ateşi kıvılcımla tutuşturduktan sonra söndürmemeliyiz ve hala güçlü sanıyorken... Eski bir Kızılderili atasözü der ki: "Ateş sönerken çok duman çıkarır." Güçlüyüz zannedersiniz ama aslında bitiyorsunuzdur... Sabitliği yok olmuş bu dünyada içimizinde sabitliği yok. Korkularımız, kapılışlarımız bizzat cesaretin; "tamam o iş bende" evrilmiş saçmalığına bürünmüş. Çoğu bildiğimiz şeyi bilmiyor gibi yapıyorduk çekirdeği ateş olmuş yer yüzüde içleri ateş olmuş insanlarının dünyasının beşiğinde. Fakat hiç birşey bilmiyor gibi yapıyorduk çoğumuz herşeyin farkında olupta farkındasızlaşarak. Çünkü herşeyin yükünü omuzlarımızda hissediyorduk öbür türlü. Tahammülsüzlük hakim olmuş ateş çemberinde bir umuttur ki içimizdeki ateşten içimizdeki medeniyeti yaratmayı hala istiyorduk... Yaşamanın hakkı bu... İlker Bağır
Bir Yudum Kitap
Günaydın. Dünyanın bütün meseleleri sevmekle, iyilikle, güzellikle hallolacak elbet. Yeter ki insan ümidini yitirmesin, sabretsin. Yusuf Atılgan, "Acelem yok benim, biliyorsun." der ve ekler: "Bir gün sana dünyada dayanılacak tek şeyin sevgi olduğunu öğreteceğim." Güne sevmekle başlayın sevgili okur. Mesela tanımadığınız birine
Ama o yükselen güçlü dalga henüz yarı şekillendirilmiş olanı elinden kapar, o arkasından yakınır: Ah, az tanıyoruz kendimizi, Zira bir Tanrı hüküm sürer içimizde. O güçsüz insan sürekli şiirinin kontrolünü elinden kaçırır. “Dereler gibi, bir şeyin sonu beni peşinden sürüklüyor, Asya gibi genişleyen bir şey.” der onu kendinden çekip alan o büyük güç hakkında; sanki beyninin bütün kavrama gücü felç olmuş ve düşünceler kopmuş yapraklar gibi boşluğa düşmektedir:
Reklam
1,000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.