YA ZAKKUMLAR... " Herkesin içinde sabırlı bir tohum gibi kendi kozasında saklı duran bir aşk yatar; bir gün bir güneş parlar bir yağmur düşer ve tohumun çatlayıp çiçekler açtığını ruhunuzun rengarenk bir ağaç gibi rüzgarlarla dans ettiğini görürsünüz. O rüzgarlarla dans eden çiçekler bazen manasız kaprislerle, yanlış anlamalarla,
"İpucu başından beri oradaydı; oyunun başından itibaren. Hamlet şöyle der; Görünen mi dediniz? Olan deyiniz sayın bayan. Görünen yok benim için, olan var. Şunu bir düşünün. Danimarka çürüyüp kokuşmuş. Herkesin Hamletin babası için yas tutması gerekiyor. Annesi özellikle yasta olması gereken kişi. Hamlet'in kral olması gerek. Bunun yerine
Reklam
Hakikati seviniz, o da sizi sever; hakikati arayınız, o da sizi arar ve üstüne yalan Çin setleri gibi kalın duvarlar örsün, altında kalan hakikat bir ince iniltiyle, bir hafif rüzgâr dalgasıyla, herhangi bir küçük işaretle mevcudiyetini bildirir: "Buradayım!" der.
BİLDİN Mİ ÖRTMENİM Getirdiler okula, ‘’öğretmenin işte bu’’ dediler, Ama örtmen ne işe yarar onu söylemediler, Valla örtmenim ilkin senden çok korktuydum. İlk sınıfa geldiğinde de pustum kaldıydım. Ama misafir şekeri gibi sözlerin varmış , Hiç bitmeyen bir sabrın ve sevgin varmış, Bizi içine alacak kocaman bir kalbin varmış, Anladım ki,senin
“Balık karada yaşamayı öğrenmek için bilgeye yakarır; Bilge ‘karada yaşamayı öğretirsem bizim gibi olursun ve artık asla yüzemezsin’ der, balık diretir ve illa da karada yaşamak ister… Bilge balığa bildiklerini öğretir ve tıpkı bir insan gibi balık artık karada yaşamaya başlar, bir gün öyle çok yağmur yağar, öyle çok yağmur yağar ki, her yer suyla dolar ; Balık bu kez düştüğü suda boğulur !.. Bir dakika önce en büyük hakikatmiş gibi gelen her şey, bir dakika sonra dünyanın en büyük safsatası haline gelebilir !.. Alıştığımız her şey bir an gelir ki, tüm bildiklerimizi yok eder…!”
Seviyorum seni… Yaşıyoruz çok şükür! der gibi… - Nazım HİKMET
Reklam
KALDIRIMLAR I Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında; Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum. Yolumun karanlığa saplanan noktasında, Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum. Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık; Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar. İn cin uykuda, yalnız iki yoldaş uyanık; Biri benim, biri de serseri
"YıIIar günIer gibi geçti gider; Nerde o eski dertIer, sevinçIer? BeIaya aIdırmaz akIı oIan Bu da her şey gibi geçer, der."
"Hüzün ki en çok yakışandır bize Belki de en çok anladığımız Biz ki sessiz ve yağız Bir yazın yumağını çözerek ve ölümü bir kepenek gibi örtüp üstümüze Ovayı köpürte köpürte akan küheylan Ve günleri hoyrat bir mahmuz Ya da atlastan bir çarkıfelek Gibi döndüre döndüre Bir mapustan bir mapusa yollandığımız Biz, ey sürgünlerin nâzım'ı derken Tutkulu, sevecen ve yalnız Gerek acının teleğinden ve gerek Lâcivert gergefinde gecelerin Şiiri bir kuş gibi örerek Halkımız, gülün sesini savurup Bir türkünün kekiğinden tüterken Der ki, böyle yazılır sevdamız Hüzün ki en çok yakışandır bize Belki de en çok anladığımız."
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.