Ribanın hayatı ve zekâtın mevti ile geniş bir mesafe açılmış, öyle bir uzaklık olmuş ki, hayt-ı vasi kopmuş. Tabaka-yı süflâdan, tabaka-yı ulyâya karşı ihtiram, itaat, tahabbüb yerine, yalnız ihtilal sedası, hased sayhası, kin enini, nefret velvelesi, intikam feryadı yükselip işitilir.
Tabaka-yı ulyâdan, tabaka-yı süflâya merhamet, ihsan ve taltife bedel yalnız zulmün ateşi, tahakkümün saikası, tahkirin ra'dı iniyor.
İşte bu halet-i ruhiyedendir ki, sebeb-i tevazu ve terahhüm olan havasdaki meziyyet tekebbür ve gurura sebeb olmuştur. Şefkate, acımaya ve yardıma sebeb olan fukara aczi, avamın fakrı esaretlerine, sefaletlerine sebeb olmuştur.
Eğer şahid istersen, âlem-i medeninin fesad ve rezaletine bak, zaman çok şâhidleri gösterecektir.
Elhâsıl tabakatın musalahası, birbirine yakınlaştırmasının çâre-i yeganesi, erkân-ı islâmiyetten olan zekâtı, hayat-ı içtimaiyyenin tedvirine vâsi, âli düstur ittihaz etmektir.
İslâmiyette en büyük kebire olan ribayı vesailiyle ilga etmektir. Adâlet-i Kur'aniyye âlem kapısında durup, ribaya "yasaktır, girmeye hakkın yoktur" der.