Bir Sabah Bomba Sesine Uyandı Gazze!
Hiç bir şeyden Habersiz kaldı öylece,
Mazlum Feryatları Yürekleri dağladı ;
Bir umut, Bir Ses Beklediler Çaresizce.
Müslümanlar Duyarsız Oldu bu zulme!
Nasıl Müslüman der Susan biri kendine?
İnsanlığın bile vicdanı kaldırmıyorken;
Diliyle, Kalbiyle inananların İmanı nerde?
Sesini çıkaranlar Milyonlardan Bir zerre.
Acıyarak Bakmamız lazım biz kendimize.
Görmezden Gelip Duymayanlar bilsin ki;
Yarın bunun hesabı olacak çok çetin hemde!
Elimizden Geleni Biz yaptığımız sürece,
Karınca misali safımız Belli edecek Ahirette.
Mahşer günü Hesaba İnanan susuyorsa Eğer;
Oturup İmanını sorgulasın nasıl susar bu Zulme!
Uzandım, cehennem yan odamdı
Meşhur bir hüznün imzasında kaybolan hayırlıdır
Der ki: herkes temiz gider, ben yıkanmadım
Ve mağripli öldü, dünya patlamaya zencilerden başladı
“Şimdi evsiz kalmış çocuklar gibiyim.”
Hayat bir anda karanlıkta bırakıverdi onları, bir anda…
Gözlerindeki çaresizlik ve belki de kimsesizlik o kadar yürek yakıcı ki anlatılmaz, anlatılamaz. Dün koşturduğu sokaklar gecenin karanlığına gömüldü ve sabahlara kimsesizlikle uyandılar. Bazıları ise uyanamadı…
Bir günlük kabul ettiler acılarını, hakkın takdirini bağırlarına basıp hiçbir şey olmamış gibi. Oyunlar oynadılar harabelerin manzarasında.
Yağ yağmur yağ! Deprem gecesi yıkadığın acıların izi geçer mi sanıyorsun? Çocukların gözyaşları senden kudretli ki ağlamazlar. Sele kapılmasın kimse diye gülerler acılara. Şimdi minnacık gözleri suların dolduğu yardım çadırlarının aralığında, güneşin doğuşunu izlerler yeni günün umuduyla. Her gelen ya da gelmesi istenen yardımın umuduyla…
Ve sen! Sıcak evinde sıcak yemeğini yerken, rahat yatağında sevdiklerinle uyurken vicdanın nasıl sızlamaz deprem çocukları şefkate açken… Görmek istemiyorsun, duymuyorsun söyle der mi kalp ben böyle iyiyim?
Bu duygusuz dünyanın duygusuz düzeninde yüreğim; onlar kadar enkaz, kimsesiz, çaresiz…
Deprem çocuğu aslında der ki; Açlıktan, evsizlikten değil korkum, sarılırsan kaybettiklerimi hatırlar ağlarım. Yine de sarıl biraz güler gibiyim, gelmez uykum.
Bense şimdi evsiz kalmış çocuklar gibiyim.
Ne doğan güne hükmüm geçer,
Ne halden anlayan bulunur;
Ah aklımdan ölümüm geçer;
Sonra bu kuş, bu bahçe, bu nur.
Ve gönül Tanrısına der ki:
- Pervam yok verdiğin elemden;
Her mihnet kabulüm, yeter ki
Gün eksilmesin penceremden!
Eski âlimlerin ileri gelenlerinden Theophrastos daima der idi ki:
"Vakitten ziyade sevgili ve kıymetli hiçbir şey yoktur. Bunun için vakit ve zamanı kötüye kullanan müsriflerin diğer her türlü şeyi kötüye kullanışları ve israfları için sorumlu ve mahkûm tutulmalarından ziyade bu konuda sorumlu ve mahkûm tutulmaları gerekir."
Geçmiş alimlerden birinin demiş olduğu gibi:
"İnsanın en ziyade yalnız olmadığı vakit ancak yalnız olduğu zamandır. Zira insan tuzak ve hiddette diğerlerinin fikirlerinden ve mütalaasından ziyade kendi fikirlerinden ve mütalaasından faydalanır."