nihan.

nihan.
@derdoyum
Tıp Fakültesi 3/6
1 okur puanı
Eylül 2022 tarihinde katıldı
şubat - 11. bölüm
bahar: şubat, samim akça iyi niyetli biri değil. şubat: sen? iyi niyetli biri misin? bahar: ben sana n'aptım? şubat: kötülük. bahar: kötülük? şubat: birinin acı çekmesine sebep oluyorsan kötülük yapmışsın demektir. bahar: ben senin acı çekmeni istemedim. şubat: sen beni terk ettin. değer verdiğin birisinin seni terk etmesi, ölmesinden daha kötüdür.
Reklam
şubat - 11. bölüm
ben aptal değilim. çirkinim ama aptal değilim.
şubat - 11. bölüm giriş sahnesi (aziz bey)
insanın gerçekle yüzleşmesi, aynadaki buğuyu silip de kendisini gördüğü anda başlar. ama gerçekle yüzleşmek beklenenden çok daha güç olabilir. tahammül edilmez olabilir. peki, gerçeği reddetsen ne olur? kaçsan, inanmayı reddetsen? gerçek değişir mi? hayır, değişmez. hayat seni o gerçeği öyle ya da böyle kabul etmek zorunda bırakır. bir oğlum vardı benim. bunu size ilk defa söylüyorum, değil mi? evet, bir oğlum vardı. bu kara kutuda o da var, ona neler olduğu da. ona bir masal anlatmıştım. bir tilki vardı masalda. masalın kahramanı küçük çocuğa şunu söylüyordu: "gerçeği görmek için kalbinle bakmalısın. çünkü gerçek göze görünmez ve sadece gerçek yaralar." o yarayı almadıkça, gerçek kalbinize bir hançer gibi saplanmadıkça, aynadaki o buğuyu silmediğiniz müddetçe, ne kadar yaşamış sayılırsınız? bunu sormak benim haddime düşmez ama kendi gerçeğinizle yüzleşmedikçe söyleyecek tek kelimeniz dahi yok demektir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
şubat - 10. bölüm
yağmur: mesela aşık olsa? (sabah için) şubat: aşık olmak iyidir. insan kendini yalnız hissetmez. yağmur: işte tam da bunu söylüyorum. sabah aşık olsa bile kendisini yalnız hissedecek, iyileşmediği müddetçe.
şubat - 10. bölüm
şubat: yağmur ben, ben senin kalbini kırmak istemedim. hiç istemem ki zaten. beni affedebilecek misin? yağmur: bana inanır mısın? şubat: inanırım, her zaman inanırım. sen kötü değilsin, onlar kötü. yağmur: onlar çok kötü şubat.
Reklam
şubat - 10. bölüm
duble: hayvan! hayvan: söyle abi. duble: vur oğlum! hayvan: anlamadım? duble: vur oğlum! vur! vur! vur! vur lan! - duble I: insan sevdiğine kıyar mı lan? duble II: kıyar abi, insan sevdiğine kıyar. o bana kıydı.
şubat - 10. bölüm
deli: duble! duble, kardeşim! ya işittin mi aziz bey gitmiş, aziz baba gitmiş. duble: niye şaşırdın deli? aziz baba gider. seni de bırakır, beni de bırakır, yanığı da bırakır. kendi çoluk çocuğunu bırakan adamdan ne bekliyon sen? deli: kardeşim ben gidiyom, aziz babayı bulacağım. duble: nerede bulacaksın? deli: duble o bizi bırakıp gitti, ben onu bırakmadım ki.
şubat - 10. bölüm
şubat: aziz bey gitti deli. deli: ne? şubat: aziz bey gitti. deli: nereye gitti? nasıl gitti? yok yav, aziz bey gitmez. saltuk: gitti işte deli. deli: döner. saltuk: dönmeyecek. deli: ne dönmeyecek, ne? ne biliyon ki sen saltuk? hadi seni bıraktı, hadi beni bıraktı, hadi duble'yi bıraktı, ya bu yanığı bırakıp gitmez. saltuk: şubat'ın anahtarı aldı ama. yani bir anahtar vardı şubat'ın, onu aldı. deli: biliyoz, biliyoz. mevzu anahtar değil, mevzu aziz beyin gitmiş olması. yani eğer o yoksa hepimiz öksüz kalmışız demektir.
şubat - 10. bölüm
şubat: o çocuklardan ne istiyorsun? samim akça: senden istediğimi. şubat: alamayacaksın. samim akça: ben senin yerinde olsam bu kadar kesin konuşmam. insan ihanet eder, insan tuzağa düşürür. neticede yağmur da bir insan. o da seni tuzağa düşürdü. sevdiğin kadının seni tuzağa düşürmesi çok acı, öyle değil mi şubat? aslında yağmur'u da anlıyorum. seni seçmedi, kardeşini seçti. anlaşılır ama yine de çok kırıcı. inanmıyorsun değil mi bana? bir sor bakalım kendine, o çocukların revirde olduğunu bana kim haber verdi dersin? mesela benim adamlar yağmur'a herhangi bir şekilde zarar verdiler mi? peki yağmur bu evin bilgisini nereden aldı, hiç düşündün mü? neden polise haber vermedi mesela? seni buraya kim gönderdi şubat? şubat: yağmur... samim akça: herkes seni aldattı. artık yalnızsın, yapayalnız.
şubat - 10. bölüm
samim akça: oyunu kuralına göre oynamadıkça hiçbir şeye mani olamazsın.
Reklam
şubat - 10. bölüm
samim akça: sana pişmanlıklarımı anlatsam sabah olmaz. ama pişmanlık hataları telafi etmiyor.
şubat - 10. bölüm
samim akça: insanın kazandığını sanıp da kaybetmesi ne kadar da acıklı.
şubat - 10. bölüm
deli: aziz bey'e gitsek? baba desek, elimizden tut bizim desek? duble: olur mu ki? yok, deli. git der, gidin der. istemez bizi, hiç istemedi ki deli. deli: dublem, kardeşim, bak sana bir şey soracağım. sen hani böyle geceleyin döşeğe yatınca düz insan hayatı gibi hayatın olsun diliyor musun kardeşim? hm? duble: düz insan... diliyorum deli. deli: mutlu olmak istiyor musun kardeşim? duble: deli... valla mutlu bahtiyar olmak bize uzak söyleyeyim. deli: aşık olmak uzak değil de mutlu bahtiyar olmak mı uzak ya? löm löm konuşuyon.
şubat - 10. bölüm
çok yalnızsın. yalnız bir insan kendisi için bile bir şey yapamaz.
şubat - 10. bölüm giriş sahnesi (aziz bey)
önce kabul gelir, sonrası yalnızlık. yalnızlık; baktığın yolun dümdüz olduğunu görmek gibi, bir bahçede tek başına kalmış bir ağaç gibi, gemi yüzü görmeyen bir liman gibi, düşmanlarına bile ihtiyacının olduğu bir büyük çaresizlik gibi, annesinden ayrıldığı ilk anda ilk gözyaşını döken bir bebek gibi kederli. çok kederli... ama yine de o kederden kurtulmaya çalışmanın insanı küçük düşürdüğüne inanıyorum. yalnız kalmayı göze aldım. bir kere göze aldım, şimdi bir daha... gitmeyi göze aldım. o kederi göze aldım. ellerimin, gözlerimin, içimin en derinindeki o her şeyini kaybetmiş adamın tanıdığı o kederi... kimsenin görmediği bir adamın kederini... kimsenin görmediği bir adam var olduğunu nasıl ispatlayabilir ki? ispatlayamaz, yapamaz. şimdi gidiyorum. onun kabul etmesi için, onun büyümesi için, onun yalnızlığı tanıması ve kendine sarılması için gidiyorum. şubat, özür dilerim.
228 öğeden 166 ile 180 arasındakiler gösteriliyor.