Dönüşüm Modern dünya edebiyatında çok tartışılan, çok yorumlanan ve edebiyat akımlarına yerleştirilmesi zor eserler bırakan Franz Kafka, 3 Temmuz 1883'te Almanca konuşan Çek asıllı Yahudi bir tüccar ailenin oğlu olarak Prag'da doğdu. Kafka'nın babası, yoksul koşullardan zengin bir tüccar durumuna yükselmiştir. Annesi ise varlıklı,
Cehennem Vadisi kitabının yorumu ile geldim
Nisan ayının sonuna doğru gelirken polisiye okumazsam olmazdı. Yerli polisiye ile sizlerleyim.
°•Diyarbakır'ın Bağlar ilçesinde yirmi altı yaşındaki Mehmet Kaya altı kişinin silahlı saldırısını uğrar ve ölür. Sefa isimli polis müfettişi, arkadaşı Hüseyin ile beraber Diyarbakır'daki silahlı saldırıyı incelemek için görevlendirilir. Diyarbakır’a olay yerine geldiklerinde Emniyet Müdürü (Merhum) Gaffar Okkan gözlerinin önünde şehit edilir ve Sefa kaçırılır ve Hüseyin sağ kurtulur. Olay sonrasında CIA ajanı Elizabeth ile beraber Amerika'ya giden Hüseyin, İkiz Kuleler saldırısının planlanmasına ve bombalanması şahit olur. Hüseyin ABD Başkan'ı ile görüşmeler yapar ve kaçırılan Sefa’nın nerede olduğuna dair bilgiler edinmeye çalışır. Bu arada Güneydoğu'da işler iyice kızışır. Şemdinli'de olaylar büyür, bir kitapçı bombalanır.
°•İkili işlerin iyice karıştığı Güneydoğu'da tekrar bir araya gelebilecek mi ? Türkiye'nin başındaki bu kara bulutları dağıtabilecekler mi?
Gerçekle kurgunun bir arada olduğu sürükleyici bir polisiye romandı. Ayrıca Şehit Emniyet Müdürü Gaffar Okkan'ı, dış mihraklar, ikiz kuleler, derin devlet gibi konular işlenmiş.
Yazarımızın kalemine sağlık.
Kitap ile ilgili düşüncelerinizi yorum bırakabilirsiniz
Okumayı ihmal etmeyin
Celal Şengör'le yapılan bir soru-cevabın yazıya geçirilmiş hali olan bu kitapta net bir konuya odaklanılmak yerine Celal Şengör'ün çeşitli konular hakkında fikirlerine yer verilmiş. Celal Şengör'e katıldığım ve katılmadığım yerler vardı, bunları puanlamaya dahil etmemeye çalıştım ama incelemenin devamında yorumlayacağım. Genel
''Yalnızca kadınların olduğu bir ülke gerçekten var diyelim, demişti Jeff sürekli,''nasıl insan olurdu bunlar?''
Böyle bir ülkenin kaçınılmaz sınırlamaları,bir arada yaşayan bir sürü kadının kusurları ve ahlaksızlıkları konusunda öyle ukala fikirlerimiz vardı ki.Onlarda ''kadınsı kibir''dediğimiz
Yıllar önce -ben küçükken- ablamın kitabı aldığı günü hatırlıyorum. Sonra nasıl tevafuk olarak benim kitaplığıma geldi bilmiyorum. Belki teberrüken bırakılmıştı belki de ben o yaşlarda kapağını beğendiğim için ablamın kitaplarının arasından almıştım:)
Uzun yıllar kitaplıkta bekledi. Hatta gününü bekledi diyebilirim. Bir Hocam demişti ki bazı eserler sizin ona ihtiyacınızın olduğu zamanı bekler. Bu kitabı da gerçekten seyrimde derin düşüncelere daldığım, bir sûfînin; neden ve nasıl demeden teslim olabildiğini düşündüğüm, ne maksatla diğer insanlara nazaran daha farklı imtihanlara tâbi tutulduğunu idrak etmeye çalıştığım, yürüdüğü yolun sûfîye insanî ilişkilerde daha hassas olmasını zorunlu kılışını sorguladığım, başına gelen her hâdiseye karşı neden katiyyen müteyakkız kalmasının gerekli olduğu üzerinde uzunca durduğum.. hâsılı bu konulara dair bir çok hususta kafa yorduğum bir dönemde okudum. Normalde bu tarz bir kitabı daha kısa bir sürede bitirmem gerekirken söz konusu düşünceler eşliğinde okuduğum için ruh halime göre süreç yayıldı diyebilirim. Eğer gündeminizde bu konular varsa ve bu düşünceler artık size ağır gelmeye başladı ve cevap arıyorsanız sizin de bu sûfî kitabını okuma vaktiniz gelmiş olabilir..
Kadın hareketinin belki de en net bir şekilde dile getirildiği ve bu alanda önemli kitaplardan biri olma özelliği taşıyan Kendine Ait Bir Oda, Virginia Woolf’un kaleme aldığı, feminist yaklaşımın her ne kadar derinlerde irdelense de okumanın belki de en kolay olduğu kitapların başında yer almaktadır. Bu denli kolay okunup anlaşılmasının elbette
Halkın siyasi zekâsı, isteklerini yerine getirecek, milletin dertlerine derman olacak, yetenekli siyasileri bulup meclise yollamak konusunda yeterli değildir. "Toplumsal kaygı" dediğimiz şeyin içinde milletin fertlerinin şahsi tecrübelerine ve bilgilerine pek az rastlanır. "Toplumsal kaygı"nın büyük kısmı dışarıdan tahrik
mükemmel bir şeyi tasvirlemeye nasıl başlarsın ki. hiç benlik değil. neyse. girişelim :3
öncelikle söylemem gereken bir şey varsa o da bu incelemenin kesinlikle ve tamamen subjektif bir yorumlama olduğu.
bu kitabı okuyup klasik bir gay kitabı diye kenara itenler olmuştur eminim. fakat biraz derinlere inildiğinde olayın cinsel yönelimden çok
Bu kitap, gerçeklikten uzaklaşıp bilimin sınırlarını zorlayarak bizi bu konular hakkında düşünmeye itiyor . Yazar , karmaşık konuları anlaşılır bir dille sunuyor . Kitap, kuantum fiziği, evrenin yapısı ve bilimin geleceği gibi derin konuları ele alırken, bunu yaparken sıradışı örnekler ve ilginç noktalarla dolu. Gribbin'in ustalığı, karmaşık bilimsel kavramları günlük yaşamla ilişkilendirerek okuyucunun anlamasını kolaylaştırması. Her bölüm, sizi bir sonraki sayfayı meraklandırmaya başlıyor . Kitap, bilimin ne kadar etkileyici ve keşfedilecek daha çok şey olduğunu hatırlatırken, aynı zamanda insan zihninin sınırlarını keşfetmeye teşvik ediyor. Bu eser, sadece bilim meraklıları için değil, herkesin ilgisini çekebilecek bir şekilde yazılmıştır.
kitap beklentimin çok altındaydı . franz kafka'nın aforizmalarından daha anlamlı ve derin şeyler beklerdim ama kitap yazılmak için yazılmış gibi bir durum. hayatta kendi kendimize de farkına varabileceğimiz konular üzerinden aforizmalar vardı ki zaten çoğu eser hayat içindendir ama daha anlamlı ve sanatsal bir dille anlatılması onu okunur ve güzel bir eser haline getirir.
AforizmalarFranz Kafka · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201728bin okunma
Ay nereden başlasam bilemedim.
Kitap ile başlayayım bari.
Viktorya Döneminde yaşayan hamile bir kadına bebeğinin beyni nakledilir ve vücudu genç yaşlarda ama beyni gelişim göstermemiş bir kadın çıkar ortaya. Biz de o kadının pek çok yönden gelişimini takip ederiz.
Yazar bir yandan bize gelişimini sunarken bir yandan da o dönem ve ardından
Hayat her zaman taktiksel ilerlemelere uygun olmayabilir. Bazen tamamen doğaçlama bir şekilde, başarılı bir varış için değil, güzel bir yolculuk için ilerleriz."
O zaman sizi samimiyet dolu, içinizi sıcacık yapacak aynı zamanda kendinizden de parçalar bulabileceğiniz bir yolculuğa çıkarmak istiyorum.
Lafta kafe ve içerisindeki sıcacık
Oyuncu, yönetmen ve yazar Ercan Kesal’ın otobiyografik özellik taşıyan kitabı Peri Gazozu bazen hüzünlendiren, bazen de gülümseten ve düşündüren bir eser niteliğinde.
Kitap adını Ercan Kesal’ın babası Mevlüt Kesal’ın mesleğinden almıştır. Ercan Kesal kitabı babasına ithaf etmiş. Kitabı okurken baba karakterini ve değerini çok iyi
...
"Kendimi aradım" (Herakleitos)..
Burada bitmemiş, hiç bitmeyecek bir edim var..
Filozof kendini arayandır..
Niçe durur mu?
"Şimdi asıl zorluk kendimi kaybetmek."
.