Orkun'un Yayın Macerası ve Sonu: Orkun'da hiç aksamayan iki köşe vardı: "Orkun'dan Sesler" ve "Türkiye'nin Köy ve Kasabaları". Bunlardan birincisinde haftanın bazı haberleri çok defa mizahi bir üslupla ele alınıyor ve ayrıca 1944'e ait güldürücü hatıralara yer veriliyordu. Diğerinde çeşitli şehir,
Atsız başlangıçta dergiyle fiilen de meşgul oluyor ve yoruluyordu. 01 Ekim 1950'de Yılanlıoğlu'na yazdığı mektupta “Bu Orkun dergisi böyle giderse benim imanımı gevretecek. Bir tashîh memuru tuttuk ama daha iş kıvamına girmedi." demektedir (Hacaloğlu 2013: 43). Yine Yılanlıoğlu'na yazdığı 11 Ocak 1951 tarihli bir mektubunda ise
Reklam
YEŞİL RENKLİ NAMUS GAZI OPERASI «Hasan Âli Yücel, bu hikâyeyi oyun olarak yazmamı önermişti. Hikâyemi Yücel'in anısına adıyorum.» Uvertür Dünyanın tarihi iki milyar dörtyüz milyon yıllık deniliyor. Benim bitmemiş tarihim, şimdilik elli yıllık. Kelebeğin tarihi bir günlük. * Arkeologlar yeraltında yeni bir kent buldular. Bu kentte birçok
Boş zaman yoktur arkadaşlar, boşa geçen zaman vardır. Yunus Emre hazretlerinin öğütlediği gibi bugünün işini yarına bırakmamalıyız. Ders zamanı ders, eğlence zamanı eğlence, oyun zamanı oyun. Oyun demişken ona bile bir zaman tayin etmeliyiz. Edelim ki oyuna da derse de kitap okumaya da vaktimiz olsun
İNSAN İSTERSE, HER DURUMDA DEĞERİNİ KORUYABİLİR!
Meşhur bir hatip konuşmasına 100 dolarlık bir banknotu elinde tutarak başladı. 200 kişilik salonda: "Bu 100 dolarlık banknotu kim ister?" diye sordu. Salonda eller tek tek havaya kalkmaya başladı. "Tamam bu 100 doları içinizden birine vereceğim, ama önce lütfen izin verin bir şey yapayım," dedi ve banknotu buruşturmaya başladı. Tekrar sordu: "Hâlâ kim istiyor?" Salonda aynı eller havaya kalktı. "Pekâlâ, şunu yaparsam ne olacak bakalım?" dedi. Banknotu yere attı ve ayakkabısının altında ezmeye başladı. Bir süre sonra eğildi ve parayı aldı. Banknot kirli ve buruş buruş olmuştu. "Hâlâ isteyen var mı?" diye sordu. Salonda eller tekrar havaya kalktı. "Arkadaşlar, sanırım hepiniz çok önemli bir ders öğrendiniz. Paraya ne yaparsam yapayım siz hâlâ onu istemeye devam ettiniz, çünkü biliyordunuz ki bu banknot değerinden bir şey kaybetmedi. Hâlâ 100 dolar değerinde bir banknot! İşte hayatımızda bunun gibi çok defalar verdiğimiz kararlar yüzünden ya da karşı karşıya geldiğimiz durumlar yüzünden yere düşeriz, çiğneniriz, üstümüz başımız kirlenir, çamur oluruz. Ama başımıza gelenler ya da gelecekler ne olursa olsun değerimizi asla kaybetmeyiz. Kirli ya da temiz, buruşuk ya da ütülü olalım fark etmez. Her şart altında bizler hâlâ paha biçilmeziz."
ÜNAL YALTIRIK Diyarbakır'da İlkokul 8 yaşında herhalde Diyarbakır'a geliyorsunuz, 1940-41 arası... Kabaca 8-12 yaş arasında Diyarbakır'dasınız diyebilir miyiz? Evet. İlkokula orada başladığım için o hesaba geliyor. 8 yaşında ilkokula Diyarbakır'da başladım. Diyarbakır'daki evinizi hatırlıyor musunuz? Nasıl bir evdi?
Reklam
Tokat'ta Ortaokul: İlk Gazetem Yaltırık'ı Çıkartıyorum Tokat'ta en büyük kazancım Yekta [Güngör Özden] olmuştur. Yekta ile Tokat'ta tanıştık. En eski arkadaşım Türkiye'de halen Yekta'dır benim. Yekta da Tokat Lisesi'nde. Ben ortaokul 3'deyken o Lise 1'deydi, leylîydi [yatılı]. Oradan ahbap
Hüveytatlılar gittikçe işi azıtıyor, hükümetin aley­hinde cephe alıyorlardı. Müflihul Cehmani, aşiret reisi Ude Ebu Taya’nın, “Söyle Selahattin’e avucumla kanım içeceğim ve böyle yapmak için de Allah’a ahdettim” dediğini bana ye­minler ederek söyledi. Müflihul, “O kadar rica ettim, aşiretin rahat durmuyor, bunun önüne geçin” deyince, “Ben
Hüveytatlılar gittikçe işi azıtıyor, hükümetin aley­hinde cephe alıyorlardı. Müflihul Cehmani, aşiret reisi Ude Ebu Taya’nın, “Söyle Selahattin’e avucumla kanım içeceğim ve böyle yapmak için de Allah’a ahdettim” dediğini bana ye­minler ederek söyledi. Müflihul, “O kadar rica ettim, aşiretin rahat durmuyor, bunun önüne geçin” deyince, “Ben
Radyo konuşması 4
Aziz kardeşlerim, sözlerime, eski A.P.li arkadaşlarımı selâmlamakla başlıyorum. Benim kendilerine hiçbir kırgınlığım yok. Sözüm A.P. yöneticilerine karşıdır. Kardeşlerim: Adalet Partisi iktidara hak yolunda, halk için sloganı ile geldi. Fakat çok geçmeden soluğu kesildi. Hakkı da halkı da bıraktı. Yerli, milliyetçi fikirleri yadırgadı.
Sayfa 75
44 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.