Sadece mutluluğun yok olan nesnelerde olmadığını biliyorum. Dışarıda değil, içeride yatıyor. Neyin korkunç, değersiz, cazip veya paha biçilmez olduğuna karar veren şey zihindir, dolayısıyla değiştirilmesi gereken şey zihindir, sadece zihin.
Erich Fromm'a sormuşlar insanların çektiği en büyük acı nedir diye. Şöyle cevap vermiş;
*Birincisi ölümdür, kalan için büyük acıdır.
* İkincisi çaresiz hastalıklardır.
* Üçüncüsü ve en büyüğü yüzleşmek , değişmek ve olgunlaşmaktır demiş.Yüzleşmek ve değişmek sancılıdır. Olgunlaşmak en büyük acıları gerektirir.
Fakat herkes olgunlaşamaz. Acı kimi insanı tekamüle erdirirken kimini zalimleştirir, kötüleştirir. Canının acıdığı yerden acıtmayı seçer. Sevilmediyse sevgisinde cimri olur, görmezden gelindiyse görmezden gelerek acısını çıkarır. Hakkı yendiyse ezildiyse o da güçlü olup ezmek için etik ahlak değerlerini kaybeder. Dolandırıcı, rüşvetci, yalancı, hak yiyen biri olur. Zayıfın üzerine basarak yükselmek ister.
Kimi olgunlaşır kötüyü gördükçe iyinin , yalanı gördükçe dürüstlüğün, sevgisizliği, gördükçe sevginin, ihaneti gördüçe sadakatin kıymetini anlar. Bu değerler onun için mücevher gibidir. Buna sahip olan insanların değerini görür bilir.
Acıyla herkes kendi özünce evrilir.
Çocuklar beynin iki yarısını beraber kullandıkları halde, onlara hayal gücüyle hafıza gibi sağ beyin fonksiyonları ile ilgili eğitimden çok, mantık ve ezbere dayalı eğitim verilmesi sonucunda bu yetenekleri büyük ölçüde yok olmaktadır.
Tesadüfi veya semptomatik eylemlerdeki içsel çatışma arka plana itilir. Bilinçinen az düşündüğü veya tamamen gözden kaçırdığı bu motor dışa vurmalar, çok sayıda kısıtlanmış duyguların dışa vurumu görevini görür. Çoğunlukla istekleri ve fantazileri sembolik olarak temsil ederler.