Tanrı düşüncesinin Tanrı'nın varlığını da kanıtladığına kendini ikna etti. İç açılarının toplamı 180 derece değilse bir üçgenin üçgen olamayacağı gibi, Tanrı da iyi ve var olmasaydı mükemmel olamazdı. Bir başka argümanında şöyle diyordu: Tanrı'nın zihinlerimize koyduğu bu fikirden dolayı onun var olduğunu biliriz, Tanrı var olmasaydı, bir Tanrı fikri de olmazdı. Tanrı'nın var olduğundan emin olduktan sonra düşüncesini geliştirmesi çok daha kolay oldu. İyi bir tanrı, en temel meselelerde insanlığı aldatıyor olamazdı. Böylece Descartes, dünyanın aşağı yukarı deneyimlediğimiz gibi olduğu sonucuna vardı. Açık ve seçik algılara sahip olduğumuz zaman bunlar güvenilirdi. Descartes'ın sonucuna göre dünya vardır ve algıladığımız şeyler hakkında bazen yanılsak da aşağı yukarı göründüğü gibidir.
Bacon'lara, Descartes'lere, Newton'lara, insanlığın ünlü rehberlerine kimse rehberlik etmemiştir. Hangi rehber onları dehalarının götürdüğü yere götürebilirdi? Küçük hocalar, onların düşüncesini kendi dar kafalarının çemberine sokup daraltmaktan başka bir şey yapamazlardı... Bilim ve sanatlarla uğraşmalarına izin verilecek kimseler, kendilerinde, büyük ustaların izlerinde yürümek ve onlardan ileri gitmek kudretini bulan sayılı insanlar olmalıdır. İnsan zekasının anıtlarını dikmek yalnız bu birkaç kişinin aklıdır.
Sayfa 32 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Duyularımıza, alışkanlıklarımıza, dünyanın görünüşüne o kadar bağlıyız ki çoğu zaman en temel soruyu sormayı unutuyoruz: “Gerçekten biliyor muyum?”
Meditasyonlar, işte tam burada başlıyor. Her şeyden şüphe ederek, tüm bildiklerimizi yıkarak, saf ve kesin bir bilgiye ulaşma çabasıyla..
René Descartes’ın Meditasyonlar adlı eseri, Descartes’ın zihnin kesin bilgiye nasıl ulaşabileceğini sorguladığı altı meditasyondan oluşuyor. Her bir meditasyon, bir gün sürecek şekilde kurgulanmış; okuyucuyu adım adım, şüpheden kesinliğe doğru ilerleyen bir düşünce yolculuğuna davet ediyor. Özellikle “düşünüyorum, öyleyse varım” çıkarımı, yalnızca Descartes’ın değil, modern felsefenin temel taşlarından biri olarak öne çıkıyor.
Bu kitap sadece Descartes’ın değil, felsefi düşünmenin de bir aynası gibi. Gerçeklik, ruh-beden ayrımı, Tanrı’nın varlığı gibi temel meseleleri ele alış biçimiyle, okuru yalnızca düşünmeye değil, düşünmeyi düşünmeye de çağırıyor.
Giriş kısmında yer alan önsöz ve açıklamalar eserin bağlamını kavramak açısından oldukça faydalı.
Bazen sadece bir cümle yetiyor başlamak için: “Düşünüyorum, öyleyse varım.”
MeditasyonlarRené Descartes · Say Yayınları · 20211,256 okunma