YAZDIKLARIMI BATI ÜLKELERİ OKUYOR TÜRKLER NEDEN OKUMUYOR? Okuyan bir toplum olmuş olsaydık bu halde mi olurduk sorusu yazının başlığı sorunun yanıtını veriyor. Çok üzücü olmasına rağmen gerçek bu. Yüzleşiyoruz kendimiz ile ve acısı artan çare arıyor. Acıya dayanıklı hale gelmiş acı bağımlısı olan herkes emperyalizmin sömürgesini ayakta
Gecenin gerçek dışı gölgelerinin ardından alışkın olduğumuz gerçek yaşam çıkagelir. Kaldığımız yerden devam etmek zorundayızdır; bıkkınlık verici tek tipleşmiş alışkanlıkların sürdürebilmesi için gerekli çabayı devam ettirme zorunluluğu omuzlarımıza çöker. Bazen de bir sabah gözlerimizi, karanlıkta gönlümüze göre yeniden tasarlanmış bir dünyaya açmak için çılgınca bir istek duyarız; her şeyin yepyeni biçim ve renklere büründüğü, değişip dönüşebilen, sırlarla dolu, geçmişe dair hemen hemen hiçbir iz taşımayan, her tür bilinçli yükümlülükten azade, sevinçli anıların hüzünlendirip mutlu anıların acı vermediği bir dünya.
Reklam
TÜRK TÖRESİNDE İYİ İNSAN YETİŞTİRMEK ÖZGÜR VE HUZURLU YAŞAMANIN TEMEL ŞARTIDIR Bugün devrim sonrası kapatılacak olan siyasi partileri yöneten siyasiler (iktidar+muhalefet dahil) toplumun iyi yetişmiş olması gibi bir dertleri olmadığını artık her Türk yurttaşının bunu idrak etmiş olması gerekir. İlk halk diktatörü Adnan Menderes'e köy
Bize hiçbir şey değişmemiş gibi gelir. Gecenin gerçekdışı gölgelerinin ardından alışkın olduğumuz gerçek yaşam çıkagelir. Kaldığımız yerden devam etmek zorundayızdır; bıkkınlık verici tektipleşmiş alışkanlıkların sürdürülebilmesi için gerekli çabayı devam ettirme zorunluluğu omuzlarımıza çöker. Bazen de bir sabah gözlerimizi, karanlıkta gönlümüze göre yeniden tasarlanmış bir dünyaya açmak için çılgınca bir istek duyarız; her şeyin yepyeni biçim ve renklere büründüğü, değişip dönüşebilen, sırlarla dolu, geçmişe dair hemen hemen hiçbir iz taşımayan, her tür bilinçli yükümlülükten ve pişmanlıktan azade, sevinçli anıların hüzünlendirip mutlu anıların acı vermediği bir dünya.
Sayfa 152 - Türkiye İş Bankası, Kültür Yayınları,17. basım, Mart 2023, İstanbulKitabı okuyor
84 syf.
10/10 puan verdi
Benim için Şükrü Erbaş her zaman bir başka oldu. Sevgisi,hürmeti, nezaketi... Bu kitap hakkında ne yazsam eksik kalır. Öyle güzel sevmiş ki Hatice'sini,her mısra ağlıyor gibiydi. Hatice Erbaş'ın yokluğunda ,evdeki varlığını hissetmek için,Hatice Erbaş'ın düzenini aynen devam ettirme çabası: " Merak etme,mutfağı tertemiz ettim Terlikler senin istediğin gibi duruyor Çamaşır ipini silmeden asmıyorum çamaşırı" belki de yokluğuna inanamama süreci bilemiyorum,büyük bir yumru gibi oturdu boğazıma. Kalabalıklar içinde bile yalnız hissetmesi, en ufak izinin silinecek olmasına korkması, izler silinince tamamen kaybedecekmiş gibi korkusu beni ağlattı: "Misafirler gitti Biz kaldık yine. Eşyaların düzeni bozulmasın diye Çırpınıp durdum sessizce. Yeri değişen her şeyin Seni biraz daha uzaklaştırdığını söyledim Öylece baktılar yüzüme. Insan anılarını nasıl korur başka" sevgiye,aşka, emeğe,bir ömre vefa bu olsa gerek... Yokluğunda sadece ölümü düşünmek ve bir an önce kavuşmayı arzulamak: "Ömür Hanım Seni çok özledim,çok Ben gelene kadar çürüme ne olur." bol bol iç çektim, her mısrada ah be ne güzel sevmiş dedim. Yazmakla bitmeyecek kadar hürmet edilesi bir sevgi... Teşekkürler Şükrü Erbaş ♡ "Ömür Hanım, iyi ki ben de seninle yaşadım dünyayı."
Yaşıyoruz Sessizce
Yaşıyoruz SessizceŞükrü Erbaş · Kırmızı Kedi Yayınevi · 201612.9k okunma
354 syf.
·
Not rated
·
Read in 25 hours
neokudum #novellaneokuyor 🩵CAM KALE 🩵 Bu savaşı hayatta kalabilenler değil, cesaretli olanlar kazanacak. Kaybedecek çok şeyi olanların yaşam mücadelesi ölene dek sürer... Polisiye sevenler buyursun Bu kitabımız zira onlara . Bugün sizlere elinize aldığınızda elinizden bırakmayacağınız ve olayların içerisine hapsolacağınız bir kitabın yorumu
Cam Kale
Cam KaleElif Pınar Acar · Herdem Kitap · 202344 okunma
Reklam
Atama beklemek:
Gecenin gerçekdışı gölgelerinin ardından alışkın olduğumuz gerçek yaşam çıkagelir. Kaldığımız yerden devam etmek zorundayızdır; bıkkınlık verici tektipleşmiş alışkanlıkların sürdülebilmesi için gerekli çabayı devam ettirme zorunluluğu omuzlarımıza çöker.
Sayfa 152Kitabı okudu
Yahudinin, milletleri Almanya’ya karşı kışkırtarak saltanat sürme çabası
Yahudi'nin, yalnız milletlerin Almanya'ya karşı meydana vurdukları düşmanlığı devam ettirme hususunda bütün saklı entrikalarını harekete geçirmekle yetinmediği ve bu husumeti imkân nispetinde şiddetlendirmeye çalıştığı şüphesiz, bu faaliyetin zehirlediği milletlerin gerçek faydalarıyla çok az bir surette birleştiği de aynı derecede muhakkaktır. Genellikle Yahudi propagandasının yönetildiği milletlerde yalnız kendi adamları, kendilerinin en fazla başarı beklediği şahıslar eliyle tahrik edilen milletin zihni üzerinde etkin olmak için kılavuzlar kullanır. Kanı olağanüstü karışık olan bizim milletimiz yanında, Yahudilik kudretinin beklediği çatışmayı idare için, az çok "kozmopolit" fikirler kullanır. Bunlar barışçı ideoloji tarafından ilham edilmiştir ve onun kafasında doğmuştur. Özetle Yahudi enternasyonal eğilimlere taraftarlık gösterir. Fransa'da var olduğunu gördüğü ve kudretini oldukça takdir ettiği şovenizmden istifade eder. İngiltere’de iktisadi menfaatler dünya politikası düşüncelerini harekete geçirir, özetle, her zaman, parçalanmış bir milletin zihni becerisi esaslı ayırıcı özelliklerinden faydalanır. Ancak bu çeşitli imkânlarla siyaset üzerinde kesin bir otorite kurar. Böylece parlak delillerin kendi propagandasına yüklediği engellerden kurtulur. Gizli maksatların ne istediğini neden dolayı savaştığını kısmen ifşa eder. Tahrip işlemine daha büyük bir hızla devam eder. Onu takiben, nihayet, bütün devletleri bir harabeye çevirir. Ebedi Yahudi imparatorluğunun bu harabeler üzerinde yükseldiği ve hükümran otoritesini yürüttüğü görülecektir.
Sayfa 486Kitabı okudu
Öyle ki, Avrupa devletlerinin katliam iddilarından bunalan devlet, 12 Ca 1337/13 Şubat 1919 tarihinde, tehcirin soruşturulması ve sebeplerinin tespiti için ikişer kişiden oluşan tarafsız hukukçulardan bir komisyon kurulması için İsveç, Hollanda, İspanya ve Danimarka hükümetlerine bir nota vermiştir Ancak bu devletler 6 Mayıs 1919'da verdikleri cevaplarda, bu teklifi reddetmişlerdir. 1915 Mayısından 1916 Ekim ayına kadar yaklaşık bir buçuk yıl devam eden göç ettirme ve yerleştirme sırasında devlet, yukarıda belirttiğimiz talimatnamelerle ve mahallinde aldığı tedbirlerle, o günün zor şartlarına ve savaş içinde bulunulmasına rağmen, Ermeniler'in canlarını ve mallarını koruyabilmiştir. Adeta yeni bir cephe açmış gibi idarî, askerî ve malî külfete girmiştir. Şayet Osmanlı yönetiminin gerçek hedefi soykırım olsaydı, büyük masraflara girmek yerine bulundukları yerlerde Ermeniler'i imha yoluna gitmez miydi?
Sayfa 94 - Babıali Kültür YayıncılığıKitabı okudu
81 syf.
·
Not rated
·
Read in 29 hours
Hümanizm(!) +18
“Son günlerde Ermenilerin tarihî emellerini gerçekleştirmek için dünya kamuoyu­nu aldatmaya yönelik sözde Ermeni soykırımı iddialarını yoğun bir biçimde tekrar gündeme getirdikleri gözlemlenmektedir. Biz bu çalışmamızla tarihi süreç içerisinde Ermeni meselesinin ortaya çıkışını özlü bir şekilde bilimsel olarak özetlemeye ve bu konudaki
1. Dünya Savaşı Sırasında Ermenilerin Türklere Yaptığı Katliam
1. Dünya Savaşı Sırasında Ermenilerin Türklere Yaptığı KatliamKolektif · Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Yayınları · 20006 okunma
Reklam
Mesela anne-baba, boşanmanın kötü bir şey olduğunu düşünüyorsa, kız çocukları biten evliliğini ne pahasına olursa olsun devam ettirme çabası gösteriyor olabilir. Bir gün gelip genç kadın kendisine, "Boşanmanın nesi kötü?" diye de sorabilir. Ve bu soruya verdiği cevap sayesinde de anne-babasının doğrularından kendisini kurtarabilir. Maalesef varlığından bile haberimiz olmayan doğruları değiştirmek hiç de kolay değil. Gizli kalmış, varlıkları farkına varılmayan doğrular, bir yandan hayata ve hayattan beklentilere yön vermektedir. Bilinçaltında etkinliklerini gösterirler. Bir babanın anneye davranışı ya da anne babanın çocuğa davranışı, sözlere gereksinim duyulmadan çocuğun hayata bakış açısını ve insanlardan beklentilerini etkiler.
Kur'an'ın önceki kitaplarla olan münasebeti onlarda mevcut olanı ikmal (bütünleme), değiştirilmemiş olanı ibka(devam ettirme), değiştirilmiş olanı ıslah(iyileştirme) ve ilga(ortadan kaldırma), ya da onlarda hiç olmayanı ibda(yaratma), etme ekseninde gerçekleşmektedir bu kavramları tanımadan Kur'an-ı Kerim'in önceki kitaplarda olan münasebetini tahlil etmek kişileri sapkınlığa sürükleyecektir.
Yaşam kendi varlığını devam ettirme ve kendini aşma uğraşısıdır. Eğer sadece varlığı korumak söz konusuysa yaşamın ölümden farkı kalmadığı gibi insan ile bitkiyi ayırmak da imkansızlaşır.
Sayfa 132Kitabı okudu
Ortaçağda sanatçıyla zanaatçı arasında gücendirici hiçbir katego- rik ayrım söz konusu olmadığı gibi, sanat eserlerinin üretiminde kes- kin bir toplumsal cinsiyet ayrımı da yoktu. Sadece erkekler ya da sadece kadınlar tarafından icra edilen iş ya da sanat sayısı çok azdı. Bunun nedenlerinden biri, üretimin önemli bir kısmının dinsel
Sayfa 61
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.