Parlamento ve genel hukuk mahkemeleri gibi kurumlar; kiliseler, şapeller, sinagoglar ve camilerle ilişkilendirilen spiritüel çağrılar; okullar ve meslek birlikleri, özel hayır kurumları, kulüpler ve dernekler, izciler, rehberler ve köy turnuvaları; futbol takımları, bandolar ve orkestralar; korolar, tiyatro grupları ve filateli gruplar... Kısacası, insanların bir araya geldikleri ve otorite ile itaat kalıplarını kendi rızalarıyla yarattıkları tüm şeyler, diğer bir deyişle Burke ve Tocqueville'in tüm "küçük müfrezeleri", solcu dünya görüşünde ya eksiktir ya da mevcutsa bile (ki örneğin Gramsci ve E. P. Thompson'da mevcuttur), işçi sınıfının "mücadelesinin” bir parçası olması için hem duygusallaştırılmış hem de siyasallaştırılmıştır.
Komünistlerin Doğu Avrupa'da iktidarı ele geçirdiklerinde, ilk görevlerinin küçük müfrezelerin başını kesmek olduğuna şaşırmamalıyız. Örneğin Kádár, Macaristan'daki 1948 hükümetinde içişleri bakanı olduğunda, bir yılda beş bin kişiyi yok etmişti. Dünyayı güç ve mücadele penceresinden gören Yenisöylem, doğru liderler tarafından kontrol edilmeyen tüm birlik ve toplulukların devlet için bir tehlike olduğu görüşünü desteklemektedir. Ve buna göre hareket ederseniz, bu görüşü gerçek kılarsınız. Bir seminer, topluluk veya bir koro, ancak belirli bir partinin izniyle toplanabildiğinde, parti otomatik olarak bunların düşmanı olur.
Bu sebeple, bana öyle geliyor ki, solcu düşünme biçimlerinin zaferinin çoğu zaman totaliter bir hükümeti beraberinde getirmesi bir tesadüf değildir.