Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Eskisiyle idareye çabalayım dedin mi, haksızlığı, kanunsuzluğu, hırsızlığı, devlet, hükümet nüfuzunu kötüye kullanmayı katiyen önleyemezsin. Yıpranırsın.
Alman Yapar!!! Haaaa haaaa
Rus askerî istihbarat servisi GRU, Alman Şansölyesi Scholz'un partisini ve çok sayıda hükümet yetkilisini hackledi. Almanya Dışişleri Bakanı Baerbock'un açıklamasına göre olay geçen yıl gerçekleşti ancak aylar sonra fark edildi. Daha önemlisi, Ruslar sadece Almanya'yı hacklememiş. Almanya'nın hemen ardından Çek Cumhuriyeti
Reklam
Mustafa Kemal isminde bir büyük adam, bir büyük kumandan, İstanbul'dan çıktı Anadolu'ya geçti. Erzurum'da, Sivas'ta milleti başına topladı. "Hükümet, devlet görevini yapmıyor. Biz kendi kendimizi koruyacağız. Düşmana karşı koyacağız." dedi.
Sayfa 27
Atsız başlangıçta dergiyle fiilen de meşgul oluyor ve yoruluyordu. 01 Ekim 1950'de Yılanlıoğlu'na yazdığı mektupta “Bu Orkun dergisi böyle giderse benim imanımı gevretecek. Bir tashîh memuru tuttuk ama daha iş kıvamına girmedi." demektedir (Hacaloğlu 2013: 43). Yine Yılanlıoğlu'na yazdığı 11 Ocak 1951 tarihli bir mektubunda ise
Ferd, bir bugday tanesi; hükümet ve devlet, bir değirmen... Onlar her taneyi ezer, istediği şekle sokar.
Sayfa 229Kitabı okudu
Fakihler, milleti idare eden hükümet adamlarının hocaları ve çekişmelerde halkı idare etmenin doğru yollarını gösteren kimselerdir. Ömrüme yemin ederim ki! Fıkıh ilmi [Hukuk] dünya ile alakalı olduğu kadar din ile de alâkalıdır. Lakin din ile alakası, dünya vasıtasıyladır. Zira «Dünya, ahiretin tarlasıdır.» Din, dünya ile tamamlanır. Din ile sultanlık [devlet idaresi] arkadaştır, ikizdir. Din asıl [kök]'dır, pâdişah [hükümet] onu korur. Kökü olmayan yıkılmaya mahkûm olduğu gibi korunmayan temeller de yıkılır, yok olur. Mülkün tamamlanması ve korunması hükümetle mümkündür. Husûmetlerde mülkü korumak ve nizâmı kurmak da fıkıhla halledilir.
Sayfa 51 - 1 inci KİTAB - 2 nci BÂB- ŞER'İ İLİMLERİN KISIMLARI
Reklam
(* Mülk kelimeleri '' melik'' diye de okunabilir) Bakınız metin "adl" ile başlıyor, "adl" ile bitiyor. Yani başı (M adalet, sonu adalet. Öteki unsurlar çemberin neresinde olunsa olsun, dönüp dolaşıp gelecekleri yer adalettir. Şimdi gelelim açıklama faslına. 1. İnsanoğlu tek başına yaşayamaz (Yalnızlık Allah'a mah- sus). Çünkü insan medeniyyün-bit'tab'dır. Yani yaratılış itibarı ile cemiyet halinde yaşaması gerekir. Ve öyle de yaşar. 2. Cemiyet halinde yaşayan insana bütün fertlerin tâbi olacağı bir mevzuat lazımdır. Bu töre olabilir; kanun, örf, şeriat olabilir. 3. Bu mevzuatı ayakta tutacak (ona uyulmasını sağlayacak) bir organizasyona ihtiyaç vardır. Bu padişahtır, devlettir, hükümettir. 4. Fertler cemiyet halinde yaşayabilmek için, yani medeni olabilmek için kanuna, örfe, padişaha, devlete, hükümete itaat etmek zorundadırlar. 5. Padişaha (devlete-hükümete) itaati mümkün ve zaruri kılan padişahın (devletin-hükümetin) âdil olmasıdır. 6. Çünkü adalet mülk ve devletin salâhının teminatıdır (Adalet mülkün temelidir). 7. Mülkü korumak için askere ihtiyaç vardır. 8. Askerin varlığı için mal (toprak-mahsul-üretim) ve para lazımdır. 9. Üretimi yapan, toprağı ihya eden ve parayı sağlayan (vergi veren) râiyettir (yani halktır). 10. Vergiyi adaletle toplamak ve adaletle harcamak padişahın (devletin, hükümetin) görevidir. 11. Cihanın ayakta durmasının (yani nizâm-ı âlemin) asıl sebebi adalettir. Bu kadimden gelen bir formüldür. Osmanlı'ya kadar ulaşmıştır. Bu formül devlet-adalet-hükumet yahut padişah, -yani sen ona ne dersen de- ile halk arasındaki münasebeti belirliyor.
Devlet? Hükümet?
❝ Yönetim işlerini görenlerin sayısı ne kadar artarsa, işler o kadar ağır yürür. Devlet ne kadar büyürse hükümet o kadar daralmalıdır. ❞
Atsız'ın bu yıllardaki kalem kavgalarından biri de Reha Oğuz Türkkan'la yapılmış olan kavgadır. Türkkan daha lise öğrencisi iken Gürem adlı gizli bir örgüt kurarak bazı gençleri çevresinde toplamış, 1938 sonundan itibaren çıkardığı Ergenekon ve Bozkurt dergileriyle, 1940'ta yayımladığı Türkçülüğe Giriş kitabıyla genç yaşta belli bir
Rusya’yı yönetmiş olan yahudi bolşevik diktatörler
Bugün Rusya'yı idare edenler, hiçbir zaman namuslu bir anlaşma yapmayı düşünmezler ve ona riayet de etmezler. Bugünkü Rusya'yı idare edenler, elleri kanlara bulanmış adi canilerden ibarettir. Feci bir durumdan istifade ederek, büyük bir devlete saldırmışlar ve münevverleri kanlı bir vahşetle öldürmüşler ve köklerini kazımışlardır. On yıldan beri görülmemiş istibdat hüküm sürmektedir. Şurası da unutulmamalıdır ki, bu hükümet adamları, hayvani bir zalimliği inanılmaz derecede kuvvetli bir yalan hüneriyle misline tesadüf edilir derecede birleştirmiş bir ırka mensupturlar (yahudiler). Bugün Rusya'da mutlak bir hüküm süren eden uluslararası Yahudi, Almanya’yı bir müttefik değil, aynı kadere mahkûm bir devlet olarak düşünür. Tek menfaati karşısındakini mahvetmekten ibaret olan bir muhatapla müzakereye girişilemez. Bu dünyada onlar şeref, namus ve hakikatin temsilcileri değillerdir. Yalanın, hırsızlığın, haydutluğun ve yağmanın mümessilleridir.
Sayfa 510Kitabı okudu
Reklam
Hükümet kendi eliyle zenginler yaratıp, sonra bu zenginlikleri, zengin ettikleri ile bölüşüyor. Genelde bu işletmelerden cüzi vergiler alınıyor. Denetimleri bir prosedür icabı yapılıyor. Böylece bir anda büyüyüp serpilen bu işletmeler birtakım ortak hareketlerle devleti kazıklıyor. Sahip olduğu zenginlikten ödemesi gerekeni ödemeyip, bunu da vatandaşın sırtına yüklüyor. Devlet de buradan uğradığı zararı yeni vergiler yoluyla halktan tahsil ediyor. Yani olan yine sana bana oluyor.
Yabanın Öcü
Uygar milletler, asırlarca savaştan sonra demokratik devlet idaresine ulaşmış olmakla övünürler. Fakat bütün ilkel toplumlarda, vahşilerde hükümet, kabileye hesap vermek zorunda olan ihtiyarlar heyeti tarafından öteden beri irade edilir.
Sayfa 66 - GOG (2 .KİTAP)Kitabı okuyor
168 syf.
·
Puan vermedi
Ee, Ne olacak şimdi ha?
Öncelikle Bu uzun yazıdan önce hazırladığım videoya buradan göz atabilirsiniz. youtube.com/watch?v=K1FIENB...
Anthony Burgess
Anthony Burgess
"İyilik içten gelir ve seçiliyor olmalıdır" Antony Burgess'in romanı Otomatik Portakal'ın dönüp dolaştığı mevzu tam olarak bu cümledir diyebiliriz. Roman bir distopyadır, insana dair bir umut
Otomatik Portakal
Otomatik PortakalAnthony Burgess · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 200991,8bin okunma
hıncından, çaresizliğinden yumruklarını sıkar, şakaklarını sıkar, bazen de duvarları yumruklar bu mavi gözlü, sarı saçlı adam. hayallerinde, böyle anlarda karşısında daima, istanbul'un boğaziçi'ne hâkim bir tepesinde, yıldız sarayı'nın bir penceresinde boğazdan püfür püfür esen serin rüzgârlara kendini vermiş o müstebit padişah canlanır. evet, yıldız sarayı bir kale gibidir. salonlar yaldızlı, bahçeler birer cennet, rüzgârlar ruhu sakinleştiricidir. kapısında uşaklar sürü sürüdür. ama memleket yanıyor. memleket kan, ateş ve sefalet içindedir. devlet ve millet hem birbirleriyle, hem kendi içlerinde kıran kırana boğuşmaktadırlar. askeri, jandarması, ağası, eşkiyası, eşrafı, zalimi ve mazlumu ile bütün ülke boğaz boğaza, nefes nefesedir. kocamış bir idare, çökmüş bir ordu, çürüyen bir donanma, tamtakır bir devlet hazinesi, müflis ve dilenci olmuş bir hükümet... nihayet yolsuz, mektepsiz, hastanesiz, fabrikasız, asayişsiz, emniyetsiz bir vatan
İROKUA GENSi yapılanması
Bütün saflığı ve sadeliğiyle, soya dayalı bu gentilice örgütlenme; son derece güzel bir yapılanmadır. Askersiz, jandarmasız, polissiz... Soylular sınıfı yok. Ne kral ne hükümet, ne vali ne yargıç, hapissiz, davasız her şey düzenli bir biçimde gider. Bütün kavgalar, bütün çekişmeler, ilgili kimselerin topluluğu, gens ya da aşiret ya da kendi aralarında çeşitli gensler tarafından bir sonuca bağlanır
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.