Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"...varlığın özünü seyre dalmış insan, gözlerini insanların küçük işlerine çevirmeye, onlarla dalaşmaya, onlara hınç ve düşmanlık beslemeye vakit bulamaz."
Gerçekten de bu dünyaya her gelişte insan temiz bir bilgi ve düşünce dostu olursa, hayat seçmede son sıraya da düşmezse, öbür dünyadan gelenlerin dediklerine göre, hem bu dünyada mutlu olabilir hem de ötedeki yolculuğu çetin yeraltı yollarında değil, dümdüz gök yollarında yapabilirler.
Sayfa 367Kitabı okudu
Reklam
Başına aldığı dertten kendini suçlu bulacak yerde, talihe, cinlere, perilere çatıyor
Sayfa 366Kitabı okudu
Herkes seçtiği hayattan kendi sorumludur; Tanrı karışmaz buna.
Sayfa 364Kitabı okudu
Bir kader perisi seçmeyecek sizi, kader perinizi siz kendiniz seçeceksiniz
Sayfa 364Kitabı okudu
İşlenen suçların, aldatılan insanların sayısı kaç olursa olsun kötüler bütün yaptıklarını teker teker ve on kat ödüyorlarmış
Sayfa 361Kitabı okudu
Reklam
Tanrılar doğru olmaya çalışan, elinden geldiği kadar iyi olarak Tanrılara yaklaşmak isteyen bir adamı yüzüstü bırakmazlar.
Sayfa 359Kitabı okudu
Senin dediğin doğruysa eğrilik de, bir hastalık gibi, öldürür eğri insanı. Bu kötülük ken- diliğinden öldürür onu içinde taşıyanları. Öyleyse insan ne kadar kötü olursa o kadar az, ne kadar iyi olursa o kadar çok yaşar. Kötü insanı asıl öldüren başkalarının ona kötülüğü yüzünden verdikleri ölüm cezası değildir.
Sayfa 356Kitabı okudu
Bedeni ölüme götüren, yiyeceklerin kötülüğü, bozukluğu, kokmuşluğu gibi şeyler değildir. Yiyeceklerin kötülüğü bedenin kendi kötülüğüne yol açmış olursa deriz ki, beden yiyecek dolayısıyla kendi kötülüğü, yani hastalığı yüzünden öldü. Kendine göre ayı yaradılışı olan bedenin, bir başka yaradılışlı yiyeceklerdeki kötülükten öldüğünü söyleyemeyiz; bu kötülük onda kendi kötülüğünü doğurdu diyebiliriz ancak.
Sayfa 355Kitabı okudu
-Peki, insanın ruhunda onu kötüleştiren hiçbir şey yok mu? -Nasıl yok! -Bir sürü kötülük saydık ya: Eğrilik, ölçü- süzlük, gevşeklik, bilgisizlik
Sayfa 354Kitabı okudu
Reklam
- Demiştik ki, ölçülü bir insan, başına bir bela gelince, oğlunu veya çok sevdiği şeyi kaybedince, bu acıya başkalarından daha kolay katlanır. -Elbette. -Şimdi düşünelim: Bu adam acı duymaz mı, yoksa duymazlık edemez de dizginler mi kendini? -Dizginler kendini. -Peki, şunu da söyle: Başkalarının gözü önünde mi, yoksa kendi başına kaldığı zaman mı daha çok dişini sıkar, acısıyla cenkleşir? -Daha çok başkalarının gözü önünde. -Yalnız kaldı mı, çekinmeden sızlanır, başkalarının önünde yapmaktan utanacağı birçok şeyleri yapar.
Sayfa 347Kitabı okudu
Renklerin aldanmasıyla bir şeyi içerlek veya dışarlak da görür insan. Bütün bunlar elbette bir karışıklık yapar içimizde. İşte, gölgeli resimler, hokkabazlıklar, göz boyamalar, daha nice nice oyunlar yaradlışımızdaki bu aksaklıktan faydalanırlar.
Sayfa 345Kitabı okudu
- Demek bir şeyi kullananın onu herkesten daha iyi bildiği, yapana gidip kullandığı aletin işe yarayıp yaramadığını söylemeye hakkı olduğu su götürmez. Örneğin, kaval çalan çaldığı kavalı yapana bilgi verir, kavalın nasıl olması gerektiğini söyler, o da sözünü dinler
Sayfa 344Kitabı okudu
Suç meydana çıkmaz, cezasını görmezse suçlu bu işte kârlı çıkar diyebiliriz miyiz? Suçlu gözden kaçmakla daha az mı kötüleşir? Tersine, yakalanıp cezasını görürse, içindeki hayvan yumuşar, siner; iyi yanları baskıdan kurtulur; ölçüye, doğruluğa, bilgeliğe çevrilen bütün varlığı yeniden en iyi düzene girer. Bundan kazancı, bedence kazanabileceği güçten, güzellikten çok daha değerli, ruhla beden arasındaki fark kadar büyüktür
Sayfa 332Kitabı okudu
Süs düşkünlüğünü, tembelliği de beğenmeyiz; çünkü bunlar aynı hayvanı şımartır, gevşetir, sonunda korkaklığa götürürler insanı
Sayfa 331Kitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.