"Osmanlı İmparatorluğu'nda kayda değer bir saygı ve hoşgörü ile karşılanan Sûfî cemaatler de dâhil olmak üzere herkesin kolayca sapkın olarak tanımlanması ve bunun sonucunda hoşgörüsüzlük ile karşı karşıya kalması mümkündür."
"Gayrimüslimlerin giymesine izin verilen giysiler, kullanmaları uygun görülen hayvanlar ve oturmaları gereken evler Müslüman toplumda kendilerine reva görülen aşağı statü ile uyumlu olmak durumundadır."
"16.yüzyıl Osmanlı İmparatorluğu'nda bir gayrimüslim din değiştirdikten sonra sapkın eğilimler sergilerse erkekler için idam, kadınlar için de ömür boyu hapis cezası biçimindeki aciz bırakan hoşgörüsüzlük uygulamaları kullanılmaktadır."
"Osmanlı İmparatorluğu'nda anayasa üzerine kurulu bir merkezi otorite bulunmamakla beraber, imparatorluk 16.yüzyıl itibarıyla büyük ölçüde hukuksal iktidara bağımlıdır ve bu iktidar biçiminin öncelikli amacı uyrukları disipline etmektir."
"Kızılbaşların İran Şahı'na bağlılığı ve böylece Osmanlı düzenine karşı çıkıyor olmaları, kelimenin tam anlamıyla sapkın ilan edilmelerine neden olmuştur."
"Osmanlıların tüm Müslüman cemaatini yönetme iddiasıyla birlikte Ebussuûd, seküler ve dinsel öğeler içeren çoklu hukuk sistemini birleştirme görevini üstlendi."
Bu eser yazarının doktora tezinin kitaplaştırılmış hali. Yazar ilk önce hoşgörü kavramı üzerinde uzun uzadıya durmuş ve hem felsefik hem de siyasi yönden bunu örneklerle açıklamıştır. Daha sonra ulaştığı Osmanlı kaynaklarından ortaya koyduğu hoşgörü kavramını bulmaya çalışmış ve yorumlanmıştır. Eser bu konuda çok fazla yayın olmasına rağmen farklı bir bakış açısı sunması nedeniyle dikkat çekiyor. Konuyla ilgilenenler okuyabilir.
Kanunlar analitik olarak devletin üzerinde oldukları için tanrının emri olan kanun önce gelmiştir ve devlet sadece bu kanunun yürütülmesini sağlayan bir araçtan ibarettir.