Burjuva devriminin felsefesi olarak bile bu devrimin bütün sürecini değil sadece nihai sonucunu ifade etmektedir. Bu anlamda bu, devrimin değil, restorasyonun felsefesidir. Karl Korsch, Hegel ve Devrim Üzerine Tezler
Marx
Marx'ın Hegel'den ayrıldığı nokta, tarihin işleyişinde neyin belirleyici olduğu hususudur. Marx, tarihin işleyişini, Tin ile de­ğil, üretim güçleri ile açıklar. Marx'a göre, tarih, sürekli devi­nim halinde olan üretim güçlerinin belirli bir gelişme düzeyine ulaşması ile vuku bulan çatışmalar yoluyla işler. Üretim güçle­ri tarihin çeşitli evrelerine tekabül eden toplumsal düzenlerin altyapılarını oluşturur. Bu anlamda, herhangi bir toplumsal dü­zende üstyapıyı belirleyen şey o toplumsal düzenin ekonomik yapısıdır. Bir toplumsal düzende, üretim güçlerindeki gelişim belirli bir düzeye ulaştığında ekonomik yapı değişir ve bu deği­şim, ekonomik yapı ile mevcut üstyapı arasında bir çatışmayı da beraberinde getirir. Toplumsal devrim bu çatışmanın bir sonucudur. Toplumsal devrim ile eski üstyapı ortadan kalkar ve içe­risinde ekonomik yapı ile uyumlu yeni bir üstyapının ortaya çık­bğı yeni bir toplumsal düzene geçilir.
Sayfa 111Kitabı okudu
Reklam
Burke ve muhafazakarlık
Burke'ün devrim eleştirisi, söz konusu akıl anlayışının bir eleştirisidir. Burke, tıpkı Hume gibi, siyasal kurumların ve değerlerin, aklın değil uylaşımın ürünü oldukları, dolayısıyla de­ğerlerinin akılla takdir edilemeyeceğini düşünür. Bu nedenle Burke, tarihsel süreç içerisinde toplumların çeşitli ihtiyaçlarına binaen ortaya çıkmış ve bu
14 Haziran 1928'de Arjantin, Rosario'da dünyaya geldi. Henüz iki yaşındayken yakalandığı astım hastalığı tüm hayatını etkilese de sporla yakından ilgilendi. Kitap okumayı, fotoğraf çekmeyi, şiir yazmayı ve satrancı sevdi. Asıl mesleği olan doktorlukta alerji ve cüzam alanına yoğunlaştı. "Yalnızca parası olanların değil, tüm çocukların eğitim
Herodotos, Protagoras'ın fikirlerini yeniden ortaya koyar, ikinci büyük Grek tarihçisi Thukydides üslupta Gorgias'ın öğrencisidir, Euripides'in dramları sofist dünya görüşünün bir yankısı haline gelirken Aristophanes bu görüşle şiddetli bir savaşa girişir. Öte yandan sofist relativizm'i ile boğuşarak Sokrat -Platon felsefesi kendi varlığını bulmuştur. Sofistlik için antik aydınlanma devri denir ve bu haklıdır, zira gerçekte onunla İ.S. 18. yüzyılın aydınlanması arasında, hem de bütün ruh yapısı bakımından sıkı bir akrabalık görülüyor. Bu sonraki aydınlanma da derine doğru inen eleştirisi ile özellikle Descartes ile Leibniz'in sistemlerinin oluşturdukları büyük spekülatif felsefe devrinden sonra gelmiştir. O da ön yargılamadan ve uzlaşımdan (konventiondan) kurtulma ve 'doğaya' dönme için dövüşüyordu ; o da yepyeni bir gençlik eğitimi getirmek istiyordu ; onun da genişlemesine olan etkisi geçip gelmiş şekillerin devrim -doğuran, tehlikeli bir yıkılışı idi ; fakat yine burada da bu aydınlanma ile gerçek 'aydınlatıcı' ve klasik felsefenin kurucusu İmmanuel Kant'ın etki gösterebilmesi için ,gereken ilk koşullar yaratılmıştır.
Sayfa 192
193 öğeden 121 ile 130 arasındakiler gösteriliyor.