suphistike
Gerçekten bilim felsefesi ve tarihi üzerine yapılan yakın tartışmaların en göze çarpıcı karakterlerinden biri, antik çağdaki atomculuğun ortaya çıkışı, Kopernikçi devrim, modern atomizmin doğuşu (kinetik teori, dispersiyon teorisi, stereokimya, kuantum teorisi9 ve ışık dalga teorisinin yavaş yavaş ortaya çıkışı gibi olaylar ve gelişmeleri, sadece bazı düşünürlerin, ya kendilerini "bilinen" metodolojik kurallara bağlamamış olmaları veya farkında olmadan o kuralları yıkmaları nedeniyle ortaya koyduklarının anlaşılmış olmasıdır.
Anarşi felsefesi İdeali
Fizyolog, bir bitkinin ya da bir hayvanın yaşamından söz ettiğinde, burada gördüğü şey, tek ve bölünmez bir karakterden çok, bir yığılma, ayrı ayrı milyonlarca örnekten oluşan bir kolonidir. Kendi aralarında birbirlerine sıkıca bağlı, birbirlerinin iyiliğinden ya da kötülüğünden etkilenen, ama her biri kendi hayatını yaşayan sindirim organlarının, duyusal, sinirsel organların, vs. federasyonundan söz eder size. Her organ, her organ parçası, gerektiğinde, yaşamlarına elverişsiz olan koşullara karşı mücadele etmek için bir araya gelen bağımsız hücrelerden oluşur. Birey, federasyonlar dünyasıdır, kendi başına bir kozmostur o! Fizyolog bu dünyada Özerk kan hücrelerini, dokuları, sinir merkezlerini görür; işgalcilerle mücadele etmek için vücudun mikrop kapmış bölgelerine doğru yönelen milyarlarca beyaz zerreciği fagositleri fark eder. Dahası da var: Günümüzde, fizyolog, her biri kendi hayatını yaşayan, kendisi için mutluluk arayan ve kendi dışındakilerle gruplaşma, İşbirliği yoluyla buna erişen özerk elementlerden oluşan bir dünyayı her mikroskobik hücrede keşfetmektedir. Kısacası, her örnek/birey organlar kozmosudur, her organ hücreler kozmosudur, her hücre son derece küçük zerreciklerin kozmosudur; ve bu karmaşık dünyada, bütünün mutluluğu, Örgütlü maddenin en küçük mikroskobik parçalarının tek tek yararlandığı mutluluk toplamına tümüyle bağlıdır. Böylece, yaşamın felsefesinde gerçek bir devrim meydana geliyor. Fakat bu devrim en uzun erimli sonuçlarına psikolojide erişmektedir.
Sayfa 12 - Kaos YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Turfan Gökalp anlatıyor: Sanırım 1959 yılıydı. Teğmen olarak Diyarbakır'da görevliyim. Üs komutanımız Kıdemli Hava Kurmay Albay Cevat Tunalı beni çağırttı. Gittim. Makamında bir Fransız karacı albayla birlikteydi. Misafiri Fransa'nın Türkiye nezdinde 'ataşerniliteri' imiş. 'Sen Diyarbakırlı'sın. Arabanı al ve misafirimi gezdir . . .' dedi. Ben
Şayet artık aşkınlık yoksa; idealler veya, Tanrı'nın ölümünden sonra, ahlaki veya siyasi Ütopyalar şeklinde "insanileştiren" bir öte dünyaya kaçış şansı yoksa (örneğin "insanlık" , "vatan" , "devrim", "Cumhuriyet", "sosyalizm" gibi), neyin yaşanmaya değip neyin demeyeceğini, dünya hayatında, bu dünyada ve bu hayat içerisinde kalarak öğrenmek gerekir. Kayıp, sıradan, tepkisel ve tükenmiş hayat tarzlarını, yoğun, yüce, cesaret dolu ve farklılıklarla zenginleşmiş hayat tarzlarından ayırmayı burada ve şimdi bilmek zorundayız.
Sayfa 167Kitabı okudu
Descartes'ın düşünce alanında gerçekleştirdiği şeyi siyasal ve tarihsel düzlemde tekrar ettikleri söylenebilir: Descartes, tekmil eski inanışların, aileden, milletten devralınan veya Kilise veya efendi gibi otoriteler tarafından çocukluktan beri dayatılan fikirlerin, şüpheye tabi tutulması gerektiğini ve bütün bunların, neyin doğru neyin yanlış olduğuna karar verme yetkisini tek başına elinde bulunduran, bu konuda kendini tek hakim ilan eden bir özne tarafından özgürce araştırılması ve eleştirilmesi zorunluluğunu ileri sürer. Aynı şekilde Fransız devrimcileri de, Ancien Régime'in bütün mirasıyla köprüleri atmak gereğini ilan ederler. İçlerinden birinin -Rabaud Saint- Etienne'in- hepten "Descartes'çı" ve çığır açan bir formülle ifade ettiği gibi, Devrim tek bir cümleyle ozetlenebilir: "TARİHİMİZ YASAMIZ DEĞİLDİR"
Sayfa 119Kitabı okudu
Eğer bir yönetici, kendisini iyi bir lider haline getiren ahlaki niteliklerini kaybederse, insanlar devrim yapma hususunda ahlaki bir hakka sahip olurlar. Bu durumda, yöneticinin öldürülmesi bile, artık bir hükümdar öldürme suçu değildir. Bu nedenle, Mencius'a göre, eğer bir hükümdar ideal olarak yapması gerekeni yapmazsa, o artık ahlaken hükümdar değildir.
Sayfa 102Kitabı okudu
Reklam
152 öğeden 131 ile 140 arasındakiler gösteriliyor.