Adalet
Vicdan
Kibarlık
Bunlar bu kitaptan bahsetmek istediğimde aklıma gelen ilk kelimeler...
Aynı zamanda çok büyük kavramlar !
İnsan gerçekten hayatındaki herkese karşı sağlayabiliyor mu acaba adaleti?
Vicdanımız rahat mı başımızı yastığa koyup yarı ölü dünyaya geçerken?
Hangi duygu durumunda olursak olalım, ne kadar sağlam ve kibarız?
Diğer pencereden bakmak hep zordur insana.
Hep gözünün gördüğüne inanır.
Ya başka türlüyse, ya ben yanlış anladıysam demeyiz çoğu zaman.
Kahramanımız Atticus'da kendi doğrusu, vicdanı ve tüm kibarlığıyla siyahi bir adamı, tecavüz ile suçlanan siyahi bir adamı korumak, avukatlığını yapmaktan geri durmadı.
İnsanların ya başka türlüyse diye düşünmesini sağlamaya çalıştı. Çok çalıştı.
Çünkü; "Daha başlamadan yüz yıl önce davayı kaybetmiş olmamız demek kazanmaya çalışmayacağız anlamına gelmez."
Atticus kadar adil, vicdanlı ve kibar insanlar o kadar az ki... O sağlam duruş, çocuklarına tavrı, benimsediği yaşayış biçimi çokça takdiri hak ediyor. Bana öğrettiği bir şey de şu: "Başka insanların yüzüne bakabilmek için önce kendi yüzüme bakabilmeliyim. Çoğunluğa bağlı olmayan tek şey insanın vicdanıdır." Muhteşem bir hayat dersi bence.
Ve her durumda soğukkanlı ve kibar olmak... Düşünsenize; en kızgın, en üzgün, en haksızlığa uğramış, hayalleri yıkılmış olduğunuz zamanda bir ses size "Başını dik tut ve kibarlığı elden bırakma." diyor. Yapabilir misiniz?
Nasıl söylediğimiz ne söylediğimizden çok daha önemlidir.
Unutma !
"Kibirle gelen zulmetle gider!"