Ana'nın hayatında hiçbir şey açıklamak zorunda kalmadığı tek ve son insan olduğunu fark etmişti. Ana, onun hayatını üzerinde taşıdığını, yaşamöyküsünün etine kemiğine kazındığını biliyordu. En sıcak havada bile neden uzun kollu giyiyorsun diye sormaz, neden dokunulmaktan hoşlanmıyorsun demez, en önemlisi bacaklarına, sırtına ne olduğunu kurcalamazdı; zaten biliyordu. Onun yanındayken ne sü rekli tedirginlik ne de teyakkuz hissederdi başkalarıyla olduğu zamanki gibi; bu tetikte olma hali çok yorucuydu ama zamanla dik duruş gibi bir alışkanlık haline geldi. Bir kere sinde Ana ona sarılmak için uzanmış (bunu sonradan anlamıştı), o ise refleksle kollarıyla başını kapatıp savunma pozisyonuna geçmişti; sonrasında utanmıştı utanmasına ama, Ana da onu küçümsememiş, fevri davranmakla suçlamamıştı. "Salaklık bende Jude" demişti aksine. "Özür dilerim. Bir daha yanında ani hareketler yapmayacağım, söz."