İttihat ve Terakki yorumu
" Senelerden beri iktidar partisi buna göre daha nice binlerce yanlış adım atmış, haksız, mesnetsiz ve keyfi kararlar vermiş; asmış; kesmiş kurşuna dizmişti. Onun için hüküm giyenler, haklarında verilen kararları yadırgamamışlardı. Hatta sürgüne gönderilmiş olanlar ucuz kurtuldukları için şükrediyorlardı. Aslında Harbiye Nazırı'na sıkılan kurşunlar, bir şahsa değil, Meşrutiyet etiketi taşıyan zulme, istibdada, gadre ve gaddarlığa idi. Kuvvetini baskı ve terörden alan her diktatorya gibi, İttihat ve Terakki idaresinin elinden de insaf ve adalet beklenemezdi ya... "
Diktatorya, yirminci yüzyılda bir nevi totaliteryanizme dayanır. Komünizm, Nazizm ve Faşizm buydu. Burada öyle totaliter devleti kuracak vasıtalar yok. Her şeyden önce Atatürk istemiyordu. Buna meraklı değildi. Ama Atatürk otoriterdir. Yani Kayzer Almanya’sı gibi. Diyelim İttihat Terakki dönemi gibi otoriter. Bu otoriter ölçüler içinde bir çoğulcu parti istedi. Rejimin temellerini sorgulamayan. Bu mümkün olmadı. Olmayınca vazgeçti.
Reklam
Zulüm, diktatorya, putçuluk imanın karşısında, güvenin karşısında ve şuurun karşısında aciz kalır. Boyunlara hakim olduğu gibi kalplere de hakim olduğunu sanan zulüm her zaman acizdir ve inanan gönüller karşısında acze düşer.
Halide Edip: "Mustafa Kemal Paşa görkemli bir siyasi oyun oynadı. Kamu düzenini tehlikeye düşüreceğinden şüphenelinen herhangi birini tutuklama ve idam etmeye mutlak yetkisi olan ihtilalci mahkemeleri yeniden kuracak Takrir-i Sükun Kanunu'nu teklif etti... Ordu akabinde Kürt bölgelerini yatıştırdı ve mahkemeler muhalefeti sindirip yaklaşık iki yıl süren bir terör devri başlattı... Halk Fırkası'nın zaferinde Mustafa Kemal Paşa' nın kişiliğinin ve siyasi kurnazlığının büyük bir rol oynadığını söylemeye hacet yok. Ancak en fazla dikkat çeken husus, beş yıl devam eden demokratik bir devletin bir biçim değişikliğine uğramaksızın ya da millet meclisi kapanmaksızın diktatörya bir idareye doğru değişmesidir.
Sayfa 458Kitabı okudu
Acabasız = (günümüzde) koyun
Bu “Acaba?” yok mu, işte demokrasinin en değişmez remzi budur. Bütün diktatörya rejimleri “Acabasızlar” rejimidirler.
Sayfa 48 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Bu "Her şey Devlet için" zihniyeti Müslümanların kafalarına o denli yerleştirildi ki; "Her şey Din için" inancı kayboldu Ve Müslümanlar saltanat ve diktatorya rejimleri uğruna ulul emr zihniyetinin kulları oldular. Ulu'l-emr, -nasıl olursa olsun la yus'el bir hale getirilip kutsallaştırıldı. Bugün, dünyanın çeşitli yerlerinde Müslümanları ezen ulu'l-emr'ler, Yezid zihniyetinin mirasçıları oldular ve kendileri için dokunulmazlık kanunları çıkartarak, saltanatlarını sürdürdüler, sürdürüyorlar. Ve sarıklı-cübbeli hocalar, bunlara itaatin vacib olduğunu anlatır dururlar cami kürsülerinde. Ebu Zerr diyor ki ; "Allah, marufu emredip onu terk edene ve münkerden nehyedip onu yapanlara lanet etsin"
Reklam
94 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.