Değerinin olduğu yerde yeşeremedin,
Yeşerebilseydin sana hayat olurdum,
Yeteri kadar sulamadım belki,
Toprak kuru kaldı,
Sarılıp kök salamadın,
Seni bana sordular,
Bilmiyorum dedim.
Biliyordum.
Keşke seni tek bilen ben olsaydım,
Keşke bilmez olsaydım.
Efil efil çiçekler açmak için başka diyar'lara kaçtın,
Bir yanım günlük güneşlik bir yanım kendine yenik kaldı,
Bahçemin en zor gülü!
Arıyordum ben gözlerinde yolumu.
Yâd elinde seni beklerim.
Çorak toprağa yaşlar dökülürdü her gece,
kabus gibi korkunç,
Hayalet gibi sessiz,
Suyu kurumuş ırmak kadar ıssız,
Derin bir kuyu gibi karanlık,
Bir çöl sıcağına benzerdi ızdırabı
Kuş ötmez,kervan geçmez,
Sorar ahali;
"Ne günahı var da tanrı böyle cezalandırıyor?"
Her günahın bedeli olduğu gibi her nimet'in de bir cezası vardır,
Ne kadar acı o kadar nimet..
Geçmişin gölgesi kaybolmaz yaşam boyu,
Ruhunu çürütür her salise,
Kafanda ki bağırışlar seni gecenin zifiri karanlığına gömer,
Bedenin suçsuzdur ama ızdırabı o çeker,
Kalbin saftır ama bütün günahların bedelini o öder,
Gözlerin şahit müdafidir,
Ağızlar önünü kapatır susturur,
Gerçekler kim vurduya gider,
Sen kaldığınla kalırsın..
Müsaden var mı sevgilim?
Sana papatyaları sevdirmeme,
Yaralarına öpücükler kondurmama,
Kusur sandığın her zerrene hayranlıkla bakmama,
Saçlarının beyazlığını göreceğim güne kadar kokunu içime çekmeme,
Son nefesim de adını sayıklamama,
Müsaden var mı sevgilim?
Çünkü bazı kadınlar,
Yanlış yapmak ve yalnız kalmak arasında bir tercih yaparlar.
Adamına göre degil,
Adabına göre.
Heveslerine göre değil,
Hislerine göre karar verirler.
Sahte bir mutluluk yerine,
Sade bir yalnızlığı tercih ederler.
İşte bu yüzden bazı kadınlar,
Sınırlarını kendilerinin çizdiği,
Gizli ve gizemli bir ülkede yaşarlar.
Zorunlu olduklarından değil,
Gururlu olduklarından.
Kaç gece ölmek istemiştim? Kaç damla gözyaşı dökmüştüm? Sayısını bilmediğim rakamlarla geçiyor hayatım. Bir ağustos gecesinde kendimi kurtarmıştım. Bir mucize sanmıştım onu. Oysa beni isimsiz bir ağustos katili öldürmüştü. Katilini halen seven biriydim, hala onun için titreyerek balkonda yaktığım sigara geliyor aklıma, oysa ne çok nefret ederdi o morfinden. Şimdi görsem onu başımı kaldırıp bakamazmıyım? Beni neden öldürdün diye soramazmıyım? Ben zaten yaralı gelmiştim sana niye kanatlarımı kırdın diye soramazmıyım? Bana tekrar beni ver diyemezmiyim?
Ben yorgun birisiyim. Öyle bir bakışta, birkaç sohbette tanıyamazsın beni. Bir silgi ile tükendim ben, başkalarının yaptığını silmeye çalıştım. Mürekkeple yazmışlar Oysa. Çok hassas bir yaşta öfke ile lanetlendim, dedim ya yorgun birisiyim. Anlayamaz, göremez, bilemezsin kendime olan nefretimi..