"Keşke buharlaşıp uçmak gibi olsaydı, değil mi, dedim.
- Hayır, o vakit yeryüzünde bir tek insan bile kalmazdı. Sabrı ve hayatı besleyen ölümün ta kendisidir..."
"Bugünden sonra dün olduğum insan olamazdım. İstesem olmuş gibi yapardım elbet, kendimi hoş görürdüm. İnsan gerçekten hoş görmez, hoş görmüş gibi yapar yalnızca.
Hoş gördüğünü içten içe hep yadırgar.."
"İçiniz kanıyor, içiniz ağrıyor, içiniz kararıyor, İçiniz acıyor, içiniz yanıyor, içiniz sızlıyor, içiniz daralıyor. İçiniz öyle burkuluyor ki o kemik bir daha eskisi gibi kaynaşmıyor.."
"Aynı nehirde bir kez daha yıkanamamaktan falan değil tüm bunlar, yıkanmak için girdiğiniz nehrin sizi yıkmasından, darmaduman etmesinden, savurmasından, aklama paklama bahanesiyle taştan taşa vurup etinizi yumuşatmasından.."
"Neye benzediğimi unuttum, bir vakitler yüzüm bir masala benzerdi. Galiba anlatılmaya anlatılmaya unutuldum. Kendimi yolda görsem tanımam, ahvalim böyle. Keşke gün hemen batsa, gecenin Isırgan koynunu nasıl özledim.."
"Elbet bir kaçış planım var, nasıl ve ne zaman gerçekleşeceğini bilemiyorum ama beni içine hapseden bu zamandan çekip çıkacağım.
Bir hiç gibi hiçbir şey taşımadan, hiçlikten hiçliğe yol alacağım.
Bana yüklenen bu yükü taşımayacağım..."
"İnsanoğlu böyle işte, şu gümüşten hâlimle anladım. Ötekine her ağlayışında biraz da kendine ağlar insanlar.
Her düşüş, ayakta kalma belirsizliğidir onlarda.."
"Ölüm korkusu, yarın kaygısı çeken bir kedi görmemişti hiç Seza Hanım.
Onlar minnet zinciri ile kendilerini bağlamazdı, oysa kendi öyle miydi? Hayatını bir dizi ritüelin ve emniyet kaygısının zincirleri ile bağlamıştı.."
""Herkes varken var olmak değil mesele, önemli olan terk başladığında koyup valizini usulca oturabilmek," derdi.
Yaşam ışıltısını kasım ayında, işte şu buğulu ölüler mevsiminde ortaya saçabilmek ne büyük cömertlikti.."
". Doğru ya, ağladığının görülmesi için evvela görecek biri lazımdı. Oysa kendisini gören yalnızca şu ahşap duvarlar, güçlü duvarlar,
kımıltısız duvarlar, duvarlar, duvarlar..."
". Üzerinde konuşamadığım konu hakkında susmayı öğrendim. Gittikçe daha da içime kapandım. İçine kapanmak ne kelime, içime büküldüm, içime sarıldım, içime ağladım, içime
konuştum.."