Kırık cam misali hatalarım acıtır Seni böyle mi kaybettim? Bul beni, kaybolmuşum İzim silinmiş, dilim suskun, susmuşum Bak bana, mahvolmuşum Senden kendimi almayı unutmuşum
Masal anlatmak istiyorum ; sana… Gökyüzünün serin, bulutların ağlak olduğu zamanda ; taammüden biriktirdiğim anılarımı havai acımtırak renklerle nasıl aylaklaştırdığımı … Bir masal; belki kötü olacaktı sonu… Hep aynı rüyayı görüyordum o zamanlar, yüzümde garip bir ifadesizlik ile uyanıyor , canımın acısını yüzüme çarptığım suyun serinliği ile azaltmaya çalışıyordum. Oysa çaresi belliydi , koşarak kaçmalıydım olduğum yerden , bir adım yanılma payı bırakmadan kaybolmalıydım, koordinatlarını kimsenin kestiremeyeceği, mutluluk enlem boylamları arasında yaşamalıydım geri kalan ömrümü… Önceden tembihlenmiş gibi suskun olacağıma , alabildiğince konuşmaktan dilim ağzımda büyüyor; fakat susamıyordum. Nasıl bir ırmaktım öyle gürül gürül, fakat şimdi döküldüğüm deniz bile rengimi ayrıştırmış gibi kabul etmiyor beni… Hıçkırık düşleri ile gülmeli oynaşmalı bir hayat umut ederken ; ümidin keşfine mahal bırakmayan düşlerin elinde oyuncak olmuştu kaderim. Yutkunmak istiyorum boğazımdaki yumru bile seni hatırlatmaktan geri kalmıyor, “masalın dinamiklerine aykırı acılıkları “ ,savaş stratejisi yapar gibi hayatıma yerleştiriyordu geleceğe düşülen notlarım. Ağzımın kenarına iliştirilmiş gülümseme ile akşamı çok ettim ben, belki işten güçten belki bastırma isteğinden , hatırlamadım gibi davranıyordum… Hiçbir sabah bir önceki ile aynı değil biliyorum fakat onca zaman sonra kelimelerin seninle buluşma isteğini kendime anlatamıyorum. Masal anlatmak istiyordum sana, fakat masal bitmiş … Senden kalan bir şey yok… Posta kutusu boş, birkaç fatura ve broşür; hayat gibi! Hasan SABAH
Reklam
Dil kalbin aynası derler. Çöl ve kum misali. Dalgalanıyor kalbim, dağılıyor kelimelerim. Dilim suskun. Yüreğim seni bana getirmeyen yollara küskün.
Sayfa 135
Dilim suskun.yüreğim seni bana getirmeyen yollara küskün.
Yüreğim feryat figan Yüreğim bildiğin kıyamet Dilim lâl, dilim suskun Dilimde bir sukunet Ne anlatabildim derdimi Ne aşikâr edebildim gönlümü Sardım yari yüreğime Sustum.. sustum..
Ne kadar da sayıları artmaya başlamış etrafımdaki karanlık yüzlerin. Hele biri var ki bembeyazdı hislerimde ve gözlerimde. Şimdi nasılda yüz tutmaya başlamış , önce griye sonra siyaha. Acaba bu neyin emaresiydi, günden güne kalbime baskı oluşturan, zihnimi esir alan. Acaba bu neyin emaresiydi,hangi doğacak acının vuslat özlemiydi bu sancı. Aldatmasın suskun gülüşlerim, aldatmasın lal dilim,oysa ne fırtınalar var yüreğimde ,ne savaşlar yaşanıyor zihnimin meydanlarında ona dair. Ona dair çünkü umulmadık bir yüzdü o,beklenmedik bir renk değişimi yaşıyordu,yada üstündeki boya lekelerini atıp kendi rengine dönüyordu , bilemiyordum... Yoruldum artık bu kasvetten,bu kasvete vesile olan duygulardan, duygularıma mana olan manasızlıklardan. Yoruldum artık bu renk değişimlerinden, yoruldum artık gözlerime gittikçe gri ve siyah rengin yansımasından. Sabırlar sabırsız kalıyor artık, acılar dayanıksız, duygularım kanıyor, görmüyor, göremiyorlar. Çünkü beyazdan uzaklaşıyorlar..
Reklam
402 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.