Empoze edilen Sünnî İslâm anlayışı
Osmanlı memurları, dinî hareketlerin ortaya çıkaracağı tehlikeleri en aza indirecek, tam manasıyla hâkim bir dinî anlayışı tesis etme ihtiyacı duydular. Bu maksatla birtakım tedbirlere başvurdular. İlk olarak Sünnî İslâm'ı empoze etmeye çalıştılar;
Sayfa 39 - İletişim
Şimdi onun sözü “ulkıye ileyye” ya’nî “Bana iletildi” (Neml, 27/29) oldu; ve siyâset gereği mektûbu getirenden bahsetmedi ki, o siyâset, onun hálkının ve devlet idarecilerinin, ondan korkmalarına sebep oldu. Ve bu sebeple onların üzerine önde olmayı hak etmiş oldu. (16) Ya’nî Belkîs, vezîrlerini toplayıp kendisine bir mektup geldiğini onlara haber verdiği sırada, ilk sözü: “innî ulkıye ileyye kitâbun kerîm” ya’nî “Bana kerîm bir mektup bırakıldı” oldu; bilinmezlik kipini kullandı. Ve siyâsî bir tedbir olarak mektûbu kendisine getirenin isminden bahsetmedi. Ve onun bu siyâsî tedbîri memleketinin ahâlisinin ve memleketi idâre eden idârecilerin kendisinden korkmalarını sonucunu doğurdu. İşte Belkîs kadın olduğu halde, sâdece bu bilgisi ve zekâsı sebebiyle, memleketinin erkekleri üzerine saltanatta öne geçmeye hak kazandı.
Reklam
Ah bu oryantalistler
İslam dini, güç kullanmak yoluyla kendini benimsetmiştir, buna rağmen İslamiyet'i zor karşısında kabul etmiş olan Müslümanların bu yeni dine olan bağlılıkları, harekete katılan ilk Araplardan daha güçlü olmuştur. Renan’ın ifadesine göre İslamiyet, onu zor karşısında kabul etmiş iman sahipleri sayesinde “sürekli olarak güç kazanan” bir din olmuştur.
Arapça Alim kelimesinin çoğulu olan “ulema”nın, bilhassa Peygamber •zamanından itibaren, Kur’an-ı Kerim’i, hadis denilen Peygamber’in söz- lerini, dolayısıyla İslam’ın prensiplerini anlayıp anlatabilecek, yorumlaya- bilecek niteliklere sahip olan kişiler için kullanıldığı, münhasıran Emevi devrinin sonlarıyla Abbasi devrinin ilk
Klasik İslami Siyasal Gelenek Bu ifadedeki “İslami” teriminin, İslam’ın bizzat din olarak teorik ya- nıyla ve Peygamber ile Dört Halife (Hulefâ-i Râşidîn) zamanının siyasal uygulamalarıyla bir ilgisi yoktur. Buradaki İslami teriminden, daha çok İs- lam tarihinin klasik devresini içine alan Emevi ve Abbasi dönemlerinde, bu devletlerin hâkimiyet alanlarında eskiden beri mevcut siyasal geleneklerin özümsenmesi suretiyle oluşan İslam siyaset teorisini ve ona paralel gelişen geleneği anlamak gerekir. Bu İslami siyaset geleneğinin içindeyse, eski Doğu Roma, Sâsânî, hatta eski Hind siyasal anlayışlarının etkileri mevcuttur. Tabii ki bu sentezin harcı İslam olmakla birlikte bu, Peygam- ber zamanında teşekkül eden İslami siyaset algılayışından hayli farklılaş- mış bir anlayıştı
Denilmiş: "Ne için siyasetten çekildin? Hiç yanaşmıyorsun? Elcevab: Dokuz-on sene evveldeki Eski Said, bir mikdar siyasete girdi. Belki siyaset vasıtasıyla dine ve ilme hizmet edeceğim diye beyhude yoruldu.. ve gördü ki; o yol meşkuk ve müşkilâtlı ve bana nisbeten fuzuliyane, hem en lüzumlu hizmete mani ve hatarlı bir yoldur.
Sayfa 263 - RnkKitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 851 ile 860 arasındakiler gösteriliyor.