“Kant, duyulur dünyanın bizim algımızdan ibaret olduğunu söyler, zaman ve mekân da dâhil, hiçbir şeyin bizden bağımsız varlıklarını bilemeyiz, der. Kant'ın, "görünüş" kavramının tam karşıtı olan "kendinde şey" (ding an sich) dediği varlığı bilemeyeceğimizi, çünkü insanın, zaman ve mekânda var olanların dışındaki şeyleri bilemeyeceğini söylediğini hatırdan çıkarmamak gerekir. Ancak, var olanlar insanların algıları ile sınırlı değildirler. Kant'ın bilgide "transendental idealizm" terimi ile Berkeley'in idealizmi birbirinden farklıdır. Berkeley, maddi evreni bütünüyle yadsırken, Kant, ister ideal (akli) isterse deneysel olsun, algıladığımız her şeyin bir gerçekliği olduğunu kabul eder ve bu konuda asla süpheci bir tutum içinde olmaz.”
Sayfa 279Kitabı okudu
Benim de bir teorim var da başlık yetmez :)
Belirtilen nedenlerden ötürü evrimsel bakış açısı DEHB belirtilerini bir uyum süreci içinde ele almaktadır. Evrimsel süreçte çeşitli davranış kalıplarının nesilden nesillere aktarılmaya devam etmesinin en önemli nedenlerinin başında bu davranış kalıplarının çevre ve içinde bulunulan duruma uyum sağlamaya katkı sağlaması gelmektedir (Swanepoul ve ark. 2017). Çünkü DEHB boyutlarının hem çevresel süreçlerine uyum sağlamalarını ve işlev bozucu durumlara neden oluyorken aynı zamanda hem insanların hem de grupların çevresine daha iyi uyum sağlamalarını sağlayan özellikleri içermesi sözkonusudur. Yenilik arayışı ve DEHB ile ilişkilendirilmiş olan DRD4 geninin doğal seçilim sürecini anlamak için yapılan bilimsel çalışmalar, bu geninin 40 bin ile 50 bin yıl önce mutasyona dayalı bir süreçten ötürü daha fazla 7'li tekrar olasılığını ortaya koyduğunu, bu zaman diliminin de insanlığın Afrika'dan diğer kıtalara yayılmasıyla örtüştüğünü ifade etmektedir (Ding ve ark, 2002). Ayrıca yine son çalışmalar DEHB ile ilişkili varyantların sıklığının, Neolitik dönemden alınan örneklerle karşılaştırıldığında, özellikle paleolitik Avrupa popülasyonlarında, paleolitik çağdan bu yana istikrarlı bir şekilde azaldığını gözlemlenmektedir, ancak yine de DEHB'nin evrimleşen varyantarını anlamak için çok daha eski zamanların incelenmesinin gerektiği vurgulanmaktadır (EstellerÇucala ve ark.),
Sayfa 170 - Psikonet Yayınları
Reklam
Es ist ein großer Unterschied, ob man ein Ding ansieht oder ob man es sicht. Man sieht nichts, solange man nicht seine Schönheit sieht. Jetzt sehen die Leute die Nebel, nicht weil es Nebel gibt, sondern weil die Dichter und Maler ihnen die geheimnis volle Schönheit solcher Erscheinungen offenbaren.
Ding Yi
Goethe'nin dediğine inanıyordum: ' Eğer seni seviyorsam, bu seni ne ilgilendirir?'
Sayfa 478 - Ding YiKitabı okudu
Şimdi, biriyle karşılıklı oturmuş sohbet ederken bile bir anda kayboluyoruz. Ding! Bildirim geliyor ve 'Puf!' artık orada değiliz.
Kant-Hegel savunuları
Biliyorsun Kant 'kendinde şey'den (das Ding an sich) söz etmişti. İnsanların en derin doğa sırları hakkında açık bir bilgi edinemeyeceğini söylüyordu ama aynı zamanda da bir tür ulaşılamaz doğrunun var olduğuna işaret etmişti. Hegel ise doğrunun esas itibarıyla öznel bir şey olduğunu savundu. İnsan aklının üstünde ve ötesinde bir doğrunun var olduğunu reddetti. Her türlü bilginin insan bilgisi olduğunu söylüyordu." "Bir bakıma felsefenin ayaklarını tekrar yere basmasını istemişti anlaşılan." "Evet, belki böyle de denilebilir."
Sayfa 410 - Pan
Reklam
244 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.