Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Bir politik ideoloji veya dini inanç yolunda, hem de insanlığa hizmet adına körü körüne ve hiç sorgulamadan kurallara uymak için zâlime dönüşen zihniyeti, gayret etsem bile anlayamıyorum.."
Cemal savaşı sadece siyasî bir Hadise olmayıp daha sonra ortaya çıkacak siyasî ve itikadî mezheplerin tartıştıkları önemli meseleler sayılan amelin imandan bir cüz olup olmadığı büyük günah işleyenin akıbeti gibi tartışmalara ve ihtilaflara zemin teşkil etmiştir(101) dolayısıyla savaş ve savaşa iştirak edenlerin dini ve dünyevi durumları mezhepler
Sayfa 268
Reklam
DİN-YOBAZLIK: Atsız ilk olarak 1932 yılında, "Aynı tarihî yanlışlığa düşüyoruz” başlıklı yazıda din konusuna temas eder. Konuya bir tespit ve bir soruyla girer: "Bugün din hayatta birinci safta bir rol oynamıyor. Devlet dini bit kenara atmıştır. Fakat din, halk yığınları üzerindeki büyük nüfuzunu yapmakta devam ediyor. Ve Bolşevik Rusya
Pek çok ateist de dini inançla ilgili sorunları üzerinde azıcık kafa patlatırlarsa teistlerin Tanrı'ya inan­ maktan vazgeçeceklerine inanıyor. Dini inanç, etkileşime ilaveten duy­ gular ve toplumsal baskılar dahil olmak üzere çeşitli zorlayıcı faktörden kaynaklanır; fakat akıl ve iletişim, tıpkı diğer inançlar gibi dini inançla­ rın belirlenmesinde hala rol oynuyor. Eğer öyle değilse, hepimiz birden hapı yuttuk demektir.
"inanç, özellikle dini sorular söz konusu olduğunda önemlidir. Kierkegaard diyor ki, Tanrı'yı nesnel olarak kavrayabilsem, inanmam ona, ama işte tam da bunu yapamadığım için inanmak zorundayım.
Dini inanç, etkileşime ilaveten duygular ve toplumsal baskılar dahil olmak üzere çeşitli zorlayıcı faktörden kaynaklanır; fakat akıl ve iletişim, tıpkı diğer inançlar gibi dini inançların belirlenmesinde hâlâ rol oynuyor. Eğer öyle değilse, hepimiz birden hapı yuttuk demektir
Reklam
“Günümüz insanlarının bir kısmı giderek dini emir/hükümlerden çok, artık kalplerinde kendilerine sıcak gelen ve bunu hayatlarında yaşamak isteyen bir ‘inanç’ peşinde koşmayı daha cazip bulmaktadır.”
Osmanlı hükümdarları zamanında taassup olmadığını, Fatih'in İtalyan ressama resmini yaptırdığını, 2. Murad'ın kadınlardan oluşmuş "musiki heyetleri arasında dünyadan zevk" aldığını, Yıldırım'ın içki içtiğini, Orhan Gazi'nin Geyikli Baba'ya şarap gönderdiğini belirttikten sonra Atsız bugünkü duruma gelir:
1964 başında çıkarmaya başladığı Ötüken dergisinde Atsız din ve İslamiyet konusuna 8-10 defa temas eder. Ancak bunlar, din konusunu ve dinin milliyetçilik içindeki yerini doğrudan doğruya ele almak maksadıyla değil, yobazlıklara ve her konuda dini ileri sürenlere karşı polemik maksadıyla yazılmış satırlardır. Bu maksatla kaleme alınan ilk yazı Ali Fuat Başgil'e karşı yazılan "Uydurma Milliyetçilik" makalesidir. Başgil'in "milliyetçiliği İslâmiyet ile açıklamaya" kalkması, “şu türlü milliyetçiliğe İslâmiyet müsaade eder, bu türlüsüne etmez" şeklindeki düşünceleri üzerine Atsız şunları söyler: "Başgil'in burada İslamiyet'i ileri sürmesi de avamferiblikten ve aczin ifadesinden başka bir şey değildir. İslamiyet'in yürürlükte olmayan tarafı yalnız bu mu? Kadınları örtsene, faizi kaldırsana, Devleti şeriatla idare etsene!..." "Bunları yapmaya imkân yok. Ama İslâmiyet yaşıyor ve yaşayacak. Hayata adım uydurabildiği nispette kuvvetli olarak yaşayacak ve devlete karışmayarak yalnız fertlerin gönül ve vicdan işi olarak kalacak. Böyle olduğu halde, milliyetçilik konusuna asla karıştrılmaması gereken bir şahsî inanç meselesini, yâni 'din'i ikide bir öne sürmekle Başgil neyi kastediyor, ne demek istiyor, ne umuyor, buraları pek belli değil." (Ötüken 2, 14 Şubat 1964: 6).
Dini inanç; bireyi olgunlaştırır, güzelleştirir belki fakat ülkeleri kalkındırmaz, toplumları yükseltmez.
Sayfa 179
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.