Çocuk yetiştirmek bir insana verilen en kutsal sorumluluktur. Fiziksel ve ruhsal olarak sağlıklı bireyler yetiştirebilmek için bu sorumluluğun kutsallığının bilincinde olmak önemlidir. İnsanın insan üzerinde yarattığı etki, ebeveyn-çocuk ilişkisinde daha derinlere nüfuz eder. Travmatik etkilerin kaynağı Kafka'nın hayatında babasıdır. Bir başkasının hayatını annesi veya her ikisi birden travmatize etmiş olabilir. Bu nedenle düşünce sistemim bu ve benzer durumları, ebeveyn olarak değerlendirir.
Bu bağlamda Kafka'nın ''Babaya Mektubu'' nu manifesto niteliğinde bir başyapıt olarak değerlendirdiğimi söyleyebilirim.
Aynı yetiştirme metodunun farklı çocuklarda farklı yansımalarının olabilirliği veya ebeveylerin iyi niyeti, psikolojik şiddeti meşru kılmaz, kılmamalı. Fiziksel şiddete karşı uygulanan yaptırımlar arttıkça, zalimin zulmü duygusal şiddette tecelli ediyor ne yazık ki. Mağdurun hayatını dramatize eden ama suçlunun belirsizliği ile yok sayılan bir işkence türüdür aslında duygusal şiddet.
Kafka, mühürlediği dilinin dökemediklerini, örselenmiş yüreğinin biriktirdiklerini kaleminin gücü ile açığa çıkararak onlarca kıymetli esere imza atmış.
Bu sessiz çığlığa herkes kulak vermeli bence. Dinleyin bakalım size ne anlatacak? İşittiklerimiz farklı da olsa, hepimizin duyabildikleri aynı ölçüde önem taşıyacak.