“Cumhuriyet Düyun-ı Umumiye’nin 86 milyon liralık dış borcunu devralmıştır. 1930’dan itibaren ödenmesine başlanan bu borç ancak 1954’te kapanbilecektir.”
Mobbing Bank Diyor ki;
Yaşam Kalite Düzeyimiz Nasıl Artabilir? Yaşam kalite düzeyimizin artabilmesi için ilk önce ortadoğu ve batı sömürge zihniyetinden uzaklaşmamız gerekir. Yirmi yıldır dinci siyasi ideolojik bataklık ülkemizi böyle bir felakete batının ülkemiz üzerinde bir asır önce ki planlarına hazırlık amaçlı bir çabaya dönüşmesine yol açtı. Bir asırlık
Reklam
Borç almak
1875'te Babıâli, 200 milyon sterlin tutarında dış borcu ödeyememişti. Altı yıl sonra(1881) da tuz, tütün, ipek ve balıkhaneler gibi kaynaklardan sağlanan BAZI DEVLET gelirlerine EL KOYMA YETKİSİNİ ALACAKLILARA TANIMAK zorunda kalıyordu. Bu işlemin denetimiyle görevlendirilen kuruluşa Düyun-u Umumiye(Osmanlı Kamu Borçları İdaresi) adı verilmişti.
Sayfa 101 - Kaynak Yayınları
Düşmənlərinizi sevin
"Göz əvəzinə göz, diş əvəzinə diş" deyildiyini eşitmisiniz. Mənsə sizə deyirəm ki, pis adama qarşı durma. Əksinə, sağ üzünə şillə vurana o birini də çevir. Səni məhkəməyə verib köynəyini götürmək istəyənə üst paltarını da ver. Kim səni min addım yol getməyə məcbur edirsə, sən onunla iki min addım yol get. Səndən bir şey diləyənə ver, səndən borc istəyəni geri qaytarma. "Qonşunu sev və düşməninə nifrət et" deyildiyini eşitmisiniz. Mənsə sizə deyirəm ki, düşmənlərinizi sevin, sizi təqib edənlər üçün dua edin. Belə ki siz göylərdə olan Atanızın övladları olasınız. Çünki O, günəşini həm pislərin, həm yaxşıların üzərinə doğurur, yağışını da həm salehlərin, həm də saleh olmayanların üzərinə yağdırır. Əgər sizi sevənləri sevirsinizsə, nə mükafatınız olacaq? Vergiyığanlar da belə etmirmi? Əgər yalnız qardaşlarınızı salamlayırsınızsa, başqalarından artıq nə etmiş olursunuz? Bütpərəstlər də belə etmirmi? Ona görə də Səmavi Atanız kamil olduğu kimi siz də kamil olun.
Osmanlı Devleti ilk dış borcunu Kırım Savaşı sırasında aldı. Piyasaya tahvil ihraç ederek borçlanma yolunu Seçen Osmanlı Devleti Mısır eyaletinin yıllık vergi gelirini karşılık gösterdi. İngiltere'de bu duruma istinaden tahvillere garanti verdi. Böylece tahviller alıcı buldu ve Osmanlı Devleti borçlanmaya başladı. Ardından da dış borç alımı devam etti ve sonunda devletin iflas etmesine neden oldu. Sonunda Duyun_u Umumiye kuruldu Osmanlı Devleti gelirleri ipotek edildi.
Sayfa 52 - Kanon YayınlarıKitabı okudu
Eğitim.
Bu ülkenin sorunlan ne sizce? Terör. Gelir dagilimi eşitsizliği. Trafik kazalari. İşsizlik. Siddet. Kadina siddet. Hukuka inancin kalmamasi. Torpil. Darbeler. Betonlasma. Tarih boyunca bitmeyen yolsuzluklar. Beyin göçü. Cari açık, dis borç. Aşırı kalabalık nüfus. Bedavadan kazanma aliskanligi. Siyasi kamplaşma.. Bunlar gibi onlarcasini sayabilirsiniz. Oysa bunların hiçbiri bu güzel ülkenin sorunu degil. Tek bir sorunu var bu ülkenin; çağın gerisinde ve her dönem siyasetin etkisinde kalmis, ruhunu kaybetmis, verimsiz bir eğitim sistemi. O yukaridaki maddeler sorun degil, sadece sonuç.
Sayfa 2 - Elma yayıneviKitabı okuyor
Reklam
80'lerde Yugoslavya 2
1982'de uygulanmaya başlanan IMF menşeli Stabili zasyon Programı da para etmeyince, 1985'te Yugoslavya fede ral yönetimi "iktisadi bunalım"ı resmen ilan etti. Gayrısafi milli hasıla (GSMH) 1979'a göre % 5.5 düşmüş, dış borç 15 milyar doları geçmişti (1991'de 18 milyar dolara ulaştı). 1982'de % 40 olan enflasyon 1988'de % 250'ye, 1989'da % 1500'e ulaştı. Ha- yat standardı, kullanılan ölçeğe göre 1978-1989 arasında % 30 düşerek 1967 düzeyine geriledi. İşsizlik ortalama % 15-20'ye çıktı. Gizli işsizlik son derece yüksekti - kimi uzmanlara göre yüzde 30 oranında. Tarımda, kuçük mülkiyet ağırlıklı yapının, ürün fiyatlarının devletçe, oldukça geç tarihte ve genellik le enflasyonun altında belirlenmesinden dolayı motivasyondan yoksun kalması nedeniyle, kronik verimsizlik sözkonusu idi. Yugoslavya, büyük tarımsal potansiyeline rağmen gıda ürünü ithal eder hale gelmişti. Avrupa'nın tahıl ambarı olabilecek bir potansiyele sahip bulunan Voyvodina'da üretimin olabileceğin çok altında kalması, Yugoslav iktisatçıları için başlıbaşına sı kıntı nedeniydi. Hükümet 1986/87'de fiyat ve ücretleri dondurmak gibi görünürde çok radikal ama sonuçsuz devletçi müdahelelerle ekonomiyi "toparlamaya" çalıştıktan sonra, 1988'de "tam pazar ekonomisine geçiş" şiarıyla hareket etmeye başladı. Ancak sendikaların baskısı ve 1988'deki grev dalgası bu liberalleşme önlemlerinin uygulamasını da yavaşlattı.
Sayfa 109 - İletişimKitabı okudu
Beş milyon franklık bir borç yüzünden Fransız gemilerine el koyan Cezayir Dayısı, Fransa konsolosuna, protestosundan hiddetlenip yelpazesiyle vurunca, bu hareket Kuzey Afrika'da kolonyalist emeller besleyen Fransa'nın Cezayir’i işgali için yeterli oldu. X. Charles'in Fransası içteki kaynaşmayı bu gibi dış olaylarla bastırma politikası izliyordu. Temmuz 1830'da başlayan işgal, yerli halkın direnişi nedeniyle on yıldan uzun sürdü.
Kış aylarında birden hastalandı Mustafa Hoca. Karlı bir günde, karısının ısrarlarına rağmen derse gitmiş ve vasıta bulamadığı için okula kadar yürümek zorunda kalmıştı. Onu yollamak istemeyen Jale Hanım'a, "Bu iş şakaya gelmez, demişti, "Bir mühendisi iyi yetiştirmezsek, sonra felâketlerle karşılaşırız; yapılar çöker, şakası yok
Sayfa 237Kitabı okudu
İlk Dış Borç
Sultan Abdülmecit dönemine rastlar. 24 Ağustos 1854’te yapılan sözleşme gereğince, Fransa ve İngiltere’den bütçe açığını karşılamak için 3 milyon sterlin ödünç alındı. Yüzde 6 faizli borçlanmaya Mısır’dan alınacak vergilerin bir bölümü karşılık olarak gösterildiğinden, bu sözleşmeye ‘Mısır Borçlanması’ denildi. Abdülmecit’in son zamanlarında alınan bu paraların büyük bölümü, saray ve köşklere gitti.
Reklam
Tespit o kadar haklı ki
Bu ülkenin sorunları ne sizce? Terör. Gelir dağılıı eşitsizliği Trafik kazaları . İşsizlik Şiddet. Kadına şiddet. Hukuka inancın kalmaması. Torpil Darbeler. Betonlaşma. Tarih boyunca bitmeyen yolsuzluklar. Beyin göçü. Cari açık, dış borç. Aşırı kalabalık nüfus. Bedavadan kazanma alışkanlığı. Siyasi kamplaşma ... Bunlar gibi onlarcasını sayabilirsiniz Oysa bunların hiçbiri bu güzel ülkenin sorunu değil. Tek bir sorunu var bu ülkenin; çağın gerisinde ve her dönem siyasetin etkisinde kalmış, ruhunu kaybetmiş, verimsiz bir eğitim sistemi. O yukarıdaki maddeler sorun değil, sadece sonuç.
Kökenleri Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemine uzanan bu 'dış-borç-öncülüğünde-büyüme' yaklaşımının tek istisnası genelde ekonomide "kendi yağıyla kavrulma" yaklaşımının geçerli olduğu 1923-45 dönemidir.
Sayfa 281Kitabı okudu
FAİZ NEDİR?
Belirli bir paranın, belirli bir süre için iade şartı ile kullanılmasına karşılık verilen tutardır. Bir başka deyişle sermayeyi kulanmanın karşılığı, yani fiyatıdır. Paranın kullanım bedeli, paranın maliyeti olarak da tanımlanır. Klasik ve neoklasik iktisatçılara göre faiz tasarrufa ödenen bedeldir. Keynes'e göre faiz, likiditeden vazgeçmenin bedelidir. Basit faiz ve bileşik faiz olmak üzere iki çeşit faiz vardır. Basit faiz hesaplarında faize verilen miktar sabittir. Faiz tutarı ayrıca hesaplanır. Bileşik faiz hesaplarında her dönemin faiz tutarı ayrıca hesaplanır. Bileşik faiz hesaplarında her dönemin faiz tutarı anaparaya eklenir ve böylece bulunan tutar faize esas yeni tutarı teşkil eder. Bileşik ve basit faiz hesaplamalarında faiz süresi yıllık olabildiği gibi bir yıldan az da olabilir. Borç alan ve veren arasındaki ilişkiler ve anlaşmalar, hesaplama yöntemleri ve yasal düzenlemeler dikkate alındığında çok çeşitli faiz kavramları ortaya çıkar (Kanuni faiz, temerrüt faizi, iç faiz, dış faiz, peşin faiz, vb.).[B.B.]
Sayfa 270 - Bilim ve Sanat yayınları
Yalnız Türkiye'de millileştirmeler, sermaye karşıtı sol-ideolojik bir muhtevadan yani sınıf çelişkisinden ziyade; iktisadi milliyetçilikten kaynaklanmıştır. Kaldı ki, bir kısmı Lozan Antlaşması'ndan kaynaklanan dolayısıyla bir zaruret olan millileştirmeleri de doğru bulmayanlar ve yabancı sermaye yatırımlarını savunanlar da o tarihte de
Sayfa 110 - Maliye BakanlığıKitabı okudu
Gerek Vergi Sistemi'nin islahı ve gerekse Merkez Bankası'nın kurulmasına ilişkin olarak; davet edilen yabancı uzmanlar, arkalarında Maliye Tarihimiz açısından eşssiz değerde raporlar bırakarak ayrılmışlardır. Bu uzmanlardan Maliyeci olan J. Picharles ile Merkez Bankası'nın kurulması için çağrılan İktisatçılar Prof. Charles Rist,
Sayfa 21 - Maliye BakanlığıKitabı okudu
500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.