Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Tek bir kelime söyleyip,ya da biraz ilerleyip susabilirsiniz. Nasıl olsa gerçeğe ihanet etmeden bir şeyi anlatmanın bir olanağı yoktur. Daha söylerken içinizdeki ses ile dış sesinizin ne denli farklı olduğunu hisseder ve BEN SÖYELEMEDİKLERİMİM,dersiniz. Öğrenilen tüm gerçekler başkalarına söylenen yalanlar sayesinde bulunur.
Sayfa 19 - İletişim yayınlarıKitabı okudu
Cevaplanamayan sorular
Topkapi Sarayı 'da , Amiral Piri Reis'e ait birçok eski harita bulunmuştu. Haritalar kesinlikle doğru çizilmişti. Üstelik Akseniz ve Lut Gölü çevresini göstermekle kalmıyor, Kuzey ve Güney Amerika kıyılarını. Hatta Antartika'nin ana hatlarını da çiziyordu. Daha sasirtici olarak , Piri Reis'in haritalarında yalnız kıtaların dis hatları değil, dağ sıraları, doruklar , adalar , nehirler ve ovalar tam doğrulukla görünüyordu... üstelik o günlerde bile doğru dürüst keşfedilmemiş bölgeleri açıkça gösteriyordu. İşin en akıl almaz yani , haritalarda ayrıntılarıyla görünen Antarktika dağlarıydı . Çünkü o dağlar 1952 yılında, ses yansıtıcı araçlarla keşfedilebilmisti.Daha önce varlıkları bilinmiyordu ve Antarktika tarih boyunca hep buzlarla kaplı kalmıştı! Bilim adamları bu haritaların asıllarını çok yükseklerden çekilmiş fotoğraflar oldukları sonucuna varmışlar. Bunu nasıl açıklayabiliriz? Bu haritalar atalarımızın elinden mi çıkmıştır? Hayır! Çünkü yapılmalari için çok ileri bir tekniğin bulunması gerekiyordu. Havadan resim çekebilecek düzeye ulaşmış bir teknik ! Haritaların çizildi dönemlerde böyle bir teknik bulunmadığına göre, ne yolla cizildigini nasıl açıklayacağız?...onları çizen kimse yada kimselerin ucabilmeleri ve fotoğraf çekmesini bilmeleri gerekmektedir ! Piri Reis'in de kalyonlardan başka bir aracı olmadığına göre...
Reklam
Dış görünüş çoğu kez yansıtmaz içinin ne olduğunu. Oysa dünya hâlâ süslerle avunup aldanıyor. Hukuku ele alalım: duruşmada en yoz, en çürük dava bile, Etkili bir ses ve sözcüklerle kötülüğü gizlemiyor mu? Dinde de böyle: bir bilgiç ortaya çıkar, iğrenç bir günahı kutsar, Buna da kendine göre, kutsal kitapta bir dayanak arar.
Mobbing Bank Diyor ki;
Asil Kanı Kenelere Emdirmekten Utanmıyor musun? Kulak veremiyorsun ki, sana ses verebileyim. Ne duymak istiyorsun? İç sesine neden kulak vermiyorsun?
İŞİTME DUYUMU
İşitme işlevini gören ve denge organını içinde bulunduran kualk üç bölümden oluşmaktadır, dış kulak, orta kulak, ve iç kulak. İşitmeyi sağlayan uyarımlar ise ses dalgalarıdır.
Daha söylerken, içinizdeki ses ile dış sesinizin ne denli farklı olduğunu hisseder, ve ben SÖYLEYEMEDİKLERİMİM dersiniz.
Reklam
“Tekmil köylü milleti böyle! Birbirini çekemiyor. Kıskançlık ilerledi. Benim gezdiğim köyler hep böyle. Düzenliği yok. Geçimi yok. Tamah çoğaldı. İyice çivisi çıktı köylerin!..” “Ağzını öpeyim! Ne kadın konuşuyorsun!..” “Nelerini gördük şu Erle Çukuru’nda geze geze! Bu mesleğin içinde! Namussuzları namuslu olmaya zorlayacak bir kuvvet yok! İmamların forsu yıkılmıştır. Zaten de yoktur. Bileği kuvvetli zalime hökümet diş geçiremiyor. Kolu yetişemiyor. Yoksullar eziliyor böyle. Hiç ses çıkaramıyorlar. Dertlerini kimseye anlatamıyorlar. Karataş’ın Muhtarını ben bilirim, hinoğlu hin, cinoğlu cindir! Yerdeki Kaymakamı değil, gökteki Allahı kandırır yarın! Tanıkları kandırır, yargıçları kandırır! Köylük yerin hali dumandır. Bundan böyle tüm dumandır Irazca teyzem!..” “Hiç de duman değildir!” dedi Irazca içinden “Hiç de duman değildir, ama azcık güvendiğin yer olacak!..”
Yetişkinler çocukların yalnızca gösterişli şeylere, parlak renklere, yüksek seslere vs. karşı duyarlı olduklarına inanır. Bu tip şiddetli uyaranların onların dikkatini çektiği doğru; şarkı söyleyen insanların, zil seslerinin, dalgalanan bayrakların ya da parlak ışıkların çocukların dikkatini çektiğini hepimiz görmüşüzdür. Fakat dışarıdan gelen bu tür şiddetli uyaranlar tesadüfi olmaktan öteye gitmez; dikkat dağıtır, şiddetli bir biçimde dikkat çeker ve duyuları, uyaran neyse ona yöneltir. Biz yetişkinler de, her ne kadar tam bir paralellik olmasa da, eğer bir kitaba kendimizi kaptırmışsak pencerenin önünden geçen gürültülü bir bandonun sesini aniden duyduğumuzda gidip bakmak için yerimizden kalkarız. Sessizce oturup kitap okuyan bir insanın kitaba son derece yoğunlaşmış olduğunu fark etmeyen ve bu insanı sadece kalkıp bandoyu dinlemeye giderken gören biri, insanları en çok cezbeden şeyin ses olduğunu söylerdi. İşte biz çocukları bu şekilde yargıladık. Fakat güçlü bir dış uyaranın çocukların dikkatini çektiği gerçeği tesadüfidir ve şans eseri gerçekleşir. Bunun çocuğun iç dünyasına ait olan, zihninin derin ve oluşumsal kısmıyla hiçbir ilişkisi yoktur. Çocukların zar zor fark edilecek kadar küçük olan şeylere kendilerini kaptırdıklarını fark ettiğimiz zaman bu içsel sürecin belirtilerini de ayırt edebiliriz.
Sayfa 70 - Kaknüs Eğitim KitaplığıKitabı okudu
Sokrat, "Düşünmek, ruhun kendi kendisiyle konuşmasıdır," der. İç konuşmalarımızla kendimizi motive edip güçlendirebileceğimiz gibi, zihnimizde çaresizliğin örümcek ağlarını da örebiliriz. Araştırmalara göre aklımızdan günde ortalama 60.000 ile 80.000 arasında düşünce geçmektedir. Başka bir araştırmada iç konuşmalarımızın % 75'inin
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.