Diyalektiğe göre çelişki ne saçmadır, ne hiçtir. Tamamıyla hep ve gerçektir. Mademki her şey kımıldayıp değişmektedir, öyleyse bütün kımıltılar ve değişiklikler çelişkilerden doğarlar. Çelişki saçma yahut kör bir tesadüf değil; genel ve yaratıcı bir kanundur. Çelişki, gelişim ve dolayısıyla da varlığın öz iç gücüdür.
Hegel'in "Hukuk Felsefesinin Temel Çizgileri" kitabının Giriş kısmında ısrarla belirttiği gibi, şeylerin ve olayların tarifi ile yetinmek üstünkörü kalmak ve aldanmak olur. Gerçekliği kaçınılmaz gelişimi içinde gözden geçirirsek, ancak o zaman sağlam bir düşünce ve kavram sahibi oluruz. Onun için DİYALEKTİK MANTIK her şeyden önce olan bitenleri öyle tümden ve her yanlı bir GELİŞİM içinde görmektir.
Reklam
94 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
23 saatte okudu
Mülksüzleştirenleri Mülksüzleştireceğiz!
Marksizm’in ne olduğu sorulduğunda, muhtemelen “Marx’ın öğretileri” cevabı gelecektir. Marx’ın öğretilerinin ne olduğu ise “komünizm” denecektir. Komünizm nedir sorusu ise “eşitlikçi bir düzen” cevabıyla taçlandırılacaktır. Ancak bunlar yeterli cevaplar olmaya yakın değil. Marx’ın kapitalizm hakkındaki incelemeleri, çözümü ve felsefi düşünceleri
Karl Marx ve Marksizm Üzerine
Karl Marx ve Marksizm ÜzerineVladimir İlyiç Lenin · Yordam Kitap · 2014472 okunma
+1
Yani, günün meselesi: Kapitalizm çağında, Sosyalizm tarafından kapitalizme karşı yürütülen iddialardı. Diyalektik Maddecilikten önce bir sosyalizm vardı. Bu “Hayalci” veya “Ütopici” denilen sosyalizm, kapitalizmi yalnız “İstemiyorum” diyordu. Hatta kapitalizmi bile değil de, onun kötü yanlarını istemem diyordu ve bazı tekliflerle düzeltmeye çalışıyordu. Bu, çocukça ve duygusal bir eleştiriydi. 1- İlkin: bir toplumsal düzen, senin veya benim isteyip istemeyişimle var yahut yok olmaz. Toplumsal bir düzen Mademki vardır: şu halde, onu ister istemez doğuran bir zorunluluk vardır. O zorunlu sebebi bulmak, yani toplumsal rejimi açıklamak ilk yapılacak iştir. Ancak ondan sonra, aynı sebebin hangi sonuçlara varmakta olduğu ve varacağı kestirilerek, o toplumsal rejimin bütün rejimler gibi tarihsel niteliği, yani: ister istemez geldiği gibi, ister istemez gideceği gerçekten kavranılabilir. 2- İkincisi: bir toplumsal düzenin kötü yanlarını düzeltmek, o rejimi eleştirmekte üstünkörü kalmaktır. Çünkü: İnsan elbette günün kötülükleriyle ve kusurlarıyla savaşır. Bu kaçınılmaz bir şeydir. Pabucumun tabanı sökülür, pantolonumun kıçı yırtılırsa, oralara birer dikiş vurmadan gezemem. Fakat bu yamacılıkla elbisemi ve pabucumu yenileştirdiğimi söyleyebilir miyim? Eskiyen ve çürüyüp dökülen bir rejimin zararlı sonuçlarını eleştirmek de buna benzer. İnsanlarda, sebepler kalkmadan sonuçların giderilebileceği yalan hissini doğurur. Bu sefer, eleştireyim denen rejimin, dolayısıyla savunması yapılmış olur. Yamacılık bir hadde kadar gider. Ondan sonra, artık elbise yama kabul etmez.
+1111
İnsanın kendisi (vücudu ve kafası) sosyal bir varlıktır. Bu varlık yaşarken, gerek Ekonomi temeli, gerek üstyapı üzerine birçok izlenimler edinir. Bunlara duygular, düşünceler denilir. Diyalektik daha çok düşüncelerle uğraşır. İnsan, Toplum ölçüsünde edindiği düşüncelerle, fikir ve kanılarla evrene bakar. Yani düşünce insana kişi olarak doğuşundan
Ama, yöneten ben olacağım. "Kimi..." "Seni. Dünyayı. Bütün mesele, kaldıracın sapını bulabilmekte. Bir tek insanın ruhunu nasıl yönetebileceğini öğrendin mi, diğer bütün insanları da elde edebilirsin. Mesele ruhta, Peter, ruhta. Kamçılar, kılıçlar, kurşunlar, silahlar boşuna. Sezar'ların, Atilla'ların, Napolyon'ların küçük adam
Plato Film Yayınları - Çeviren: Belkıs Çorakçı DişbudakKitabı okudu
Reklam
106 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.