Yeryüzünün bu saatinde iyi olmak mümkün mü, bok gibiyim anne, hatta boktan bile beterim diyemedim tabii ona; güçlü görünmeye çalıştıkça zayıflayan kuru bir sesle, iyiyim anne, iyiyim, siz nasılsınız, dedim.
Çocuklarını her an kontrol altında tutan aileler, çocuklarını gözlemleyemedikleri okul zamanlarında daha da kaygılanıyorlar. Bu kaygıdan olsa gerek çocuklarını okul yaşamlarında da yalnız bırakmamak için zamanlarının büyük kısmını okuldaki çocuklarını kontrol etmekle geçiriyorlar. Çocuğunu okula bırakırken, "Biz bu gün biraz hastayız Müjdat Bey, öğretmeni sık sık kontrol edip kendini iyi hissetmediğini fark ederse bana haber verir misiniz" diyen bir veli olmuştu. "Biz" öznesi zaten bu annenin henüz çocuğundan duygusal olarak ayrılamadığını gösteriyordu. Bu çok masum gibi görünen annenin dileğinin altında çocuğunu sıkı sıkı koruyan bir tutum vardı. "Eğer bir çocuk okulda kendini iyi hissetmezse her okulda aileye haber verilir ve ailenin dinlendirmek için çocu ğunu alması istenir; bunun için ilkokul üçe giden bir çocuğu sık sık gözlemlemeye de gerek yoktur" diyemedim anneye o an için. İlkokul üçe giden bir öğrenci kendi durumunu kontrol ederek öğretmenine bilgi verebilirdi ama "anne henüz buna hazır değildi". Bu isteklerden en ilginci bir e-posta ile okul asistanına gelmişti. Bir anne, teneffüslerin ardından çocuğunun sırtına havlu konulmasını istemiş, terli terli hasta olmasın diye düşünmüştü. Bu ailenin çocuğunun beşinci sınıfa gidiyor olması bir şeyi değiştirmiyordu.
Bacak aramda bir güvercin ölüsü var anne
Şimdi bütün gökyüzü benim olsa n'olur
Sıtmalı akşamlardan biriydi
Yürüyordum sabıkalı kaldırımlarda
İlkin arkamda gürültülü adımlar duydum
Korkacaktım vaktim olsaydı
Evimi kim bu kadar uzağa koymuştu ya da ben neden bu
kadar uzaklardaydım?
Yağmur çiseliyordu
Aylardan marttı
Günü sorma bana
Yeryüzünün bu saatinde iyi olmak mümkün mü ,bok gibiyim anne ,hatta boktan bile beterim diyemedim tabii ona;güçlü görünmeye çalıştıkça zayıflayan kuru bir sesle iyiyim anne,iyiyim ,siz nasılsınız ,dedim.
Bacak aramda bir güvercin ölüsü var anne
Şimdi bütün gökyüzü benim olsa n'olur
Sıtmalı akşamlardan biriydi
Yürüyordum sabıkalı kaldırımlarda
İlkin arkamda gürültülü adımlar duydum
Korkacaktım vaktim olsaydı
Evimi kim bu kadar uzağa koymuştu ya da ben neden bu kadar uzaklardaydım?
Yağmur çiseliyordu
Aylardan marttı
Günü sorma bana
Diyemedim; sokaklar yutuyor ışıkları
Diyemedim; evlerin kirli mahzenlerinde
Mahsur kalan, yağmurlu çocuk gülüşleridir
Bir yangını emziren semenderin kalbinde
Baharı kuşatırken anne hıçkırıkları
Saatleri kıskanan babalar deliriyor
Küfleniyor bir kızın gönlünün kırıkları
Çöllerin eşiğinde tükenen bulutlarım
Yalın bir akşam gibi gömülünce yasına
Gittin suyu karanlık bir nehrin kıyısına
Yanına cesedimi al bile diyemedim
Sana son baharımda kal bile diyemedim
Psikologa gitmeyi denedim. Her şeyi anlattım. Annemin var olan yokluğunun beni derinden sarstığını, annem tarafından bir nevi terk edildiğimi söyledi. “Geçmişten bugüne gelince anneniz olmaya aday belirlediğiniz bir eş bulmuşsunuz ancak o da sizi terk etmiş. Biliyor musunuz insan aşina olduğu duyguya yapışır. Yani o duygu onu zedelemiş bile olsa güvenilir gelir. Çünkü anneden gelmiş ve aşinasınız. Böyle bir eş seçmeniz onu anne yapmanız ve terk edilmeniz ço cukluğunuzun tekrarı” dedi. Bunu biliyoruz da ne yapacağız, Aslı’yı özledikçe annemi öldürmek istiyorum, diyemedim. Bir sonraki seansta görüşmek ve bir daha asla görüşmemek üze re randevulaştık. Sonra köye döndüm.