Diyojen’e sorarlar:
-Üstad, bir adamın zekasını nasıl anlarsın?
+Konuşmasına bakarım.
-Peki ya hiç konuşmazsa?
+Henüz o kadar akıllısına hiç rastlamadım.
Diyojen’e sorarlar:
“Bir adamın aklının derecesini nasıl anlarsın?”
Cevabı basittir:
“Konuşmasından...”
Ardından tekrar sorarlar:
“Ya hiç konuşmazsa...”
Cevabı bu defa şöyle olur:
“O kadar akıllısına, şimdiye kadar hiç rastlamadım.”
Diyojen’e sorarlar:
“Bir adamın aklının derecesini nasıl anlarsın?”
Cevabı basittir:
“Konuşmasından...”
Ardından tekrar sorarlar:
“Ya hiç konuşmazsa...”
Cevabı bu defa şöyle olur:
“O kadar akıllısına, şimdiye kadar hiç rastlamadım.”
Diyojen’e sorarlar:
“Bir adamın aklının derecesini nasıl anlarsın?”
Cevabı basittir:
“Konuşmasından...”
Ardından tekrar sorarlar:
“Ya hiç konuşmazsa...”
Cevabı bu defa şöyle olur:
“O kadar akıllısına, şimdiye kadar hiç rastlamadım.”
“Bir adamın aklının derecesini nasıl anlarsın?”
Cevabı basittir: “Konuşmasından...”
Ardından tekrar sorarlar: “Ya hiç konuşmazsa...”
Cevabı bu defa şöyle olur:
“O kadar akıllısına, şimdiye kadar hiç rastlamadım.”
(Alıntı)
-Diyojen’e “Senin kaç kölen var?” diye sorarlar.
-Diyojen cevap olarak, “Sizin sahip olduklarınız kadar, yani gazap, şehvet ve bunlardan kaynaklanan kötü ahlâk kadar” der.
Diyojen’e sorarlar, ”üstat bir adamın zekasını nasıl anlarsın?” diye. Diyojen de ”konuşmasına bakarım” der.Tekrar sorarlar ”peki ya hiç konuşmazsa?” üstat cevap verir ”henüz o kadar akıllısına rastlamadım.”