Ben kimsesizliğin hudutsuz, açık denizlerinde avare yüzmesini bilirim. Ben umman dalgalarının başımın üstünde kudurarak haykırdıkları geceler, sabahlara kadar nefesim kesik, göğsüm tıkalı, gözlerim kapalı durmasını bilirim.
...öyle ya, güneşin doğrudan ortasına uçmak gerekmez ama güneşin arada bir vurduğu ve insanın azıcık ısınabildiği dünyanın temiz bir köşesine gidip sığınmak yeterlidir.
Birinin önünde çıkacağı beş alçak merdiven basamağı, bir başkasının önündeyse tek ama o beş basamağın toplamı kadar yükseklikte bir basamak olması gibidir bu.
Yazdıklarımın konusu sendin; öyle ya, senin göğsüne yaslanıp yakınamayacaklarımdan yakınıyordum orada yalnızca.
Kasıtlı olarak uzatılmış bir vedaydı bu sana, gerçi senin tarafından zorla yaratılsa da benim belirlediğim yönde gelişiyordu.
Özellikle cimriliğinden tiksinirdim. Çünkü aynı özellik bende muhtemelen daha şiddetli olarak vardı.
Cimrilik, derin mutsuzluğun en sağlam belirtilerindendir.