her şey bir insanla başlıyor belki
bir kadınla başlıyor bir babayla
bir uyuyan şeker kızla başlıyor her şey
bir öğretmen eliyle başlıyor
bir dost nazarıyla başlıyor
insan insandan ürktüğünden olacak
meşelere bakıyor bulutları sayıyor
eğilip bir köpeğin burnuna dokunuyor
bir kediyle konuşuyor mutfakta
uçup giden kuşların arkasından ağlıyor balıklara yazıklanıyor
toprağın üşüyüp üşümediğini düşünüyor
insan insanın dışında insanı arıyor iyi mi...
geri bakma dedi geri bakma
senin defterinin boş sayfaları iyi
.....
şimdi ağzımızda bir çiğnemlik taze et tadı
şimdi yanan yerlerimiz
bize ademden evvel miras kaldı
....
bu sabah ışık kesti ellerimi
yüzümü duvara döndüm
dünyayı son günden bu güne saydım
kan değil su değil neydi kesen
....
sonra sessizce çıktım
paltoma sarındım kırık kaldırımlara bastım
dün sabahı hatırladım
öyle yürüdüm öyle yürüdüm ki
ellerinden püsküren bulutta
ellerimi unuttum kesiği hatırladım
oraya kendimi oraya astım...
içerliyorum içerliyorum her yanım buz
bir ülke vardı sırtımda bozuk daktilo ile yazılmış
biz iki bükülmüş tel gibi yaklaşıyoruz birbirimize
biz iki bükülmüş tel gibi kopuyoruz birbirimize
içerleyip içerleyip boş ver diyerek
çıkıyoruz evden sen güneye ben hiçbir yere
Kötü bile bir ölükök gibi umutla
Yeşerecek toprak arar
Biraz yağmur sızıntısı biraz günışığı
Belki bir ölünün sessizce gömülüşü uzaktan
Görmesin onu benim gözlerim
Zehir olsun da son kez ben içeyim
Küle dönsün kökü uçup gitsin kör olsun o kötü