Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Doğan B.

Doğan B.
@doganbsk
AÜ/PDR
İstanbul
6 okur puanı
Şubat 2021 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
240 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Yaşama Sanatı
Yaşama SanatıAlfred Adler
8.2/10 · 2.605 okunma
Reklam
Doğan B.

Doğan B.

, bir kitabı okumaya başladı
Biyoloji - Campbell
Biyoloji - CampbellKolektif
9.3/10 · 95 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
208 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Kitleler Psikolojisi
Kitleler PsikolojisiGustave Le Bon
8.2/10 · 3.742 okunma
Reklam
Doğan B.

Doğan B.

, bir kitabı okumayı düşünüyor
Modern Türkiye'nin Doğuşu
Modern Türkiye'nin DoğuşuBernard Lewis
8.8/10 · 938 okunma
"Milliyetçi ve ayrılıkçı hareketlerin yoğunlaştığı Soğuk Savaş sonrası dönemde "terörist" ile "özgürlük savaşcısı" arasında bir ayrım yapabilmek, bunlara sağlanan uluslararası desteği haklılaştırabilmek veya destek sağlamak üzere dünya kamuoyunu harekete geçirmek için de elzemdir. Bu ayrımı kolaylaştıracak durumlardan önemli birisi "bağımsızlık savaşı" yürüttüklerini iddia eden grupların Cenevre Savaş Sözleşmesine uygun bir eylem biçiminde olmalarıdır. Ayrıca sorunun özünde self-determinasyon gibi bir siyasal hakkın gruba tanınıp tanınmaması olduğundan bu hakkın moral içeriğini ve sınırını mümkün olduğunca çizmek gereklidir. Böylece Boşnakların bağımsızlık mücadelesi kabul edilirken, Çeçenler devlet otoritesine isyan eden asiler olarak nitelenmeyecektir. "
Sayfa 210 - İletişim Yayınları, 16. BaskıKitabı okudu
"Kısaca "meşru savaş" kavramı bir yandan hangi koşullarda savaşa başvurmanın meşru olduğunu, diğer yandan da savaşta kullanılabilecek meşru araçların ne olduğunu irdeler. Savaşa ilişkin bu normatif değerlendirmeler, uluslararası sözleşmeler ve antlaşmalar aracılığıyla büyük ölçüde uluslararası hukuka entegre olmuştur. Belki de asıl sorun, konvansiyonel olmayan şiddet kullanımlarıdır. Güncel bir sorun olarak terörizm normatif teorinin ilgi alanına girer. Terörizmi herkesin lanetlediğini, lanetlenmesi gerektiğini söyleyerek sorun çözülemez. Birçok terör örgütü, eylemlerinin meşru, çünkü davalarının haklı olduğunu savunur. Yani moral bir referans noktası geliştirir teröristler. Amacın siyasal, yani gayri-şahsi olması, "dava"nın çok özel olduğu iddiası masum insanların öldürülmesini nasıl haklılaştırabilecek? Adi cinayet ile "siyasal" cinayet ayrımı yapılması ve cinayetin siyasal amaçla işlenilenin meşru veya masum görülmesi hangi genel ahlak ilkesi çerçevesinde savunulabilir? Bu soruların cevabı önemlidir. Çünkü, konvansiyonel olmayan şiddet kullanımı "terörizm" olarak nitelenmedikçe uluslararası sempati ve destek bulacak, bu da şiddeti teşvik edecektir. "
Sayfa 210 - İletişim Yayınları 16. BaskıKitabı okudu
".. Uluslararası İlişkiler'in ilk başvuru kitaplarından birisi olan ve 1939 yılında yayınlanan klasik eserinde E. H Carr, Uluslararası İlişkiler'i kastederek "bir bilimin başlangıçları" ndan bahseder. Carr'a göre bu, dış politika ve savaş gibi konularda askerlerin ve diplomatların tekelinin kırılarak başkalarının da bu konularla ilgilenmeye başlamasının bir sonucudur. Aynı şekilde, W. C Olson'a göre, yeni bir çalışma alanı olarak Uluslararası İlişkiler'in gelişmesindeki temel motifin bir yanında barışın muhafazası, diğer yanında ise devletlerarası münasebetlerin anlaşılması ve organizasyonu için farklı bir yaklaşım ihtiyacının görülmesi vardır. Uluslararası İlişkiler'in 20. yüzyılda başlamasının nedeni olarak, Birinci Dünya Savaşı'nın yol açtığı daha önce benzeri görülmemiş felaketlerin bir daha tekrarını önlemek gibi pragmatik bir gerekçenin yanında, Modern dönemde artan kurumsallaşma ve uzmanlaşmanın getirdiği disiplinlerin, önceleri doğa bilimlerinin 19. yüzyıldan itibaren de toplum bilimlerinin, tek tek sınıflandırılma sürecinin sonuçlarını da dikkate almak gerekir. "
Sayfa 24 - İletişim Yayınları 16.BaskıKitabı okudu
".. Uluslararası İlişkiler'i, 1955 yılında,"yeni gelişen bir disiplin" olarak niteleyen Q. Wright'a göre bir disiplinin varlığı şunları gerektirir: Yazarların bir tür bütünlüğe sahip bir alanın varlığının bilincinde olması; alanın ya da çalışma konusunun kapsamının ve onu diğer alanlardan ayıran sınırlarının belirlenmesi; alanın organizasyonu, alt bölümleri ve metodları üzerinde belli bir uzlaşma; ve alanda uzman olan kişilerin ve uzmanlık kriterlerinin herkes tarafından belli ölçüde kabulü. "
Reklam
423 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Genel
O. Sander'in siyasi tarih kitabını sanıyorum, siyasal öğrencileri kaynak kitabı olarak kullanıyorlardır. Kitabın beğendiğim yönü, İlkçağlardan 1918 yıllarına kadar geçen süreci (son 7000 yıl) geniş bir perspektiften - uygarlık tarihi, kültür tarihi, ekonomi, sosyoloji kapsamında - özetlemiş olmasıdır. Kitapta olaylar anlaşılır bir ifadeyle ele
Siyasi Tarih: İlkçağlardan 1918'e
Siyasi Tarih: İlkçağlardan 1918'eOral Sander · İmge Kitabevi Yayınları · 20161,151 okunma
XIX. Yüzyıla Kadar Dünya Tarihinin Ana Hatları
"Sultan Süleyman, düş gücünü pratikleriyle birleştiren, eylemle kültür ve zarafeti bir arada yürüten, kısaca, içine doğduğu Rönesans havasına tam uyan bir hükümdar olmuştur. İçten bir mümin olarak merhamet ve hoşgörü ile doluydu. " Müminlerin Komutanı" olduğunu hiç unutmayarak ve atalarının "gazi geleneğini" sürdürerek, Hristiyan dünyasına karşı askeri gücünü kanıtlamış ve kutsal bir savaşçı olmuştur. Ufukları doğudan çok batıya yöneliktir. Amacı, tıpkı İskender gibi, Doğu ile Batı'nın toprak ve insanlarını birleştirmekti. Bu amaçla, Doğu Avrupa'daki mevcut Osmanlı sınırlarının ötesine, Fatih'in bile ufkunun çok ötesindeki Orta Avrupa'nın emperyal kalbine, yani Viyana ile birlikte Avusturya ve Macaristan topraklarına yöneldi. Bunu gerçekleştirmek için Şarlken'le boy ölçüşmesi, onu yenip topraklarını ele geçirmesi gerekiyordu. Dönemin askeri ve siyasi tarihinin tam öyküsü, bu Osmanlı-Avusturya çatışmasıdır. Her ne kadar Viyana kuşatmasında başarısız olmuşsa da (1529) devletin sınırlarını en geniş boyutuna çıkardı. "
Sayfa 67 - 22.BaskıKitabı okudu
37 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.