İnsan kendini huzursuz ve mutsuz hissettiğinde, ıhlamur ağaçlarını da gölgeleri de bulutları da, kısaca, doğanın kendini beğenmiş, canlılara karşı kayıtsız bütün bu güzelliklerini görmezlikten gelir, sanki onlardan kendisine doğru bir bayağılık rüzgârı esiyormuş gibi hisseder. Gökte iyice yükselen ayın altından bulutlar hızla geçip gidiyordu. Laptev, ‘Ne kadar nahif, taşralı bir ay! Ne denli cılız, sefil bulutlar!’ diye düşündü.