Onu sekiz geçtiğinde
Pardon saat kaç diye sordum yanımda otobüs bekleyen kadına. Onu on geçiyor dedi. Teşekkürler dedim.  Arkamı dönüp omzuma çapraz olarak taktığım çantamdan telefonumu çıkarıp çaktırmadan saate baktım. Hayır onu on geçmiyordu. Onu sekiz geçiyordu. On demek sekiz demekten daha mı kolaydı? Neden hep sayıları yuvarlayarak söyleriz ki? Altı geçseydi beş
Yanıma sokulurken Angelina'nın nefesi yan tarafıma vuruyordu. Bacaklarından birini benimkinin üstüne "Angelina?" "Efendim?" diye mırıldandı göğsüme doğru. "Yatağa dönmelisin bebeğim." "Hayır. Uyumaya devam et." Gözlerimi kapattım. Haftalardır aynı yatağı paylaşmamız konusunda ısrar ediyor, yanıma
Sayfa 201
Reklam
Beni izledi, sonra aramızdaki mesafeyi kapatarak dudaklarını benimkilere yapıştırdı. Gök gürültüsü ve şimşek gibiydi. Sert,beklenmedik, sağır ve kör edici. Ne yaptığımı düşünmek için vaktim ve karşı koyacak gücüm yoktu, o yüzden yapmadım. Tişörtünün kumaşını tuttum ve daha da yaklaşmaya çalışarak parmak uçlarım da yükseldim. Sergei’nin eli ensemi sıkarken,diğer eliyle belimi okşuyor ve ağzıma saldırıda bulunurken beni vücuduna daha çok bastırıyordu. Yeterli değildi. Bir yerlerde bir yığın kitap vardı. Ne okuyacağıma karar verememiştim. Sola doğru bir adım attım. İhtiyacım olduğunda okum ak istediğim kitap yığını neredeydi ki kahretsin. Neden daha uzun olamıyordum? Sergei’nin ağzı benim kinden ayrıldı ve çenemle boynuma öpücükler kondurmayı sürdürdü. Hızla bir nefes aldım ve bacaklarımın arasında bir karıncalanm a hissi baş gösterince tişörtünü daha çok çektim. Ayak başparmaklarım sert bir şeye çarptı. Evet! Yere yığ­dığım ciltli kitapların üstüne çıktım ve kollarımı Sergei’nin boynuna doladım . Ağzım yine onunkini buldu. Sırtımdaki eli kıçımı sıkmak için aşağı doğru kaydı, sonra kalçamın etrafından dolanıp kot pantolonum un önüne gelene kadar durmadı. Avcunu aşağı indirip kumaşın üstünden vajinamı kavradı, sert kot dikişini tam yerine bastırdı.
Sayfa 121
Aramak, aradığımı bulmak anlamına gelmedi hiç. Gün oldu, ne aradığımdan emin olamadım. Gün oldu, doğru yerde arayıp arama­dığımdan kuşkuya düştüm. Gün oldu, bulduğumun, bulduklanmın gerçekten de aradığım şey olup olmadığına bir türlü karar veremedim.
736 syf.
10/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Bu senin yolun ya da yok oluşun.
N. G. Kabal
N. G. Kabal
Hepimiz Gökyüzü Olmak İstedik - Deliler Ve Cellatlar Her şeyin bir sebebi olduğunu biliyordum ama açıkçası bu kadarını ben bile beklemezdim. Ama Arın Lordum ne der bilirsiniz: Daha azını beklemezdim, Gök'
Krallar ve Soytarıları
Krallar ve Soytarıları
sonu oldukça tartışmaya açık bir sondu. Ve tabii araya serinin safe place kitabı olmaya aday
Ejderha ve Yıldız
Ejderha ve Yıldız
girince benim
Deliler ve Cellatlar
Deliler ve CellatlarN. G. Kabal · Dex Yayınevi · 202494 okunma
639 syf.
·
Puan vermedi
·
18 günde okudu
İlk defa inceleme yazıyorum. Etkisi üzerimde taze duran İnce Memed serisi bugün bitti. Uzun zamandır okumak istediğim bir seriydi. Bugün İnce Memed 4 bitince inceleme yazmaya karar verdim. Pek inceleme gibi değil de kendi gözlemlerim. Bu kitapları okurken çok yoğun duygular hissettim. Ne kadar anlatsam da kelimeler anlatmaya yetmeyecek. Neden daha
İnce Memed 4
İnce Memed 4Yaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 202115,7bin okunma
Reklam
GAYB MESELESİ
Gaybı Allah bilir ama Nur Risaleleri'nden yaptığımız bu alıntılardan, evliyanın gaybı bildiği sonucu çıkmaktadır.(Hâşâ) Nitekim bu kanaat Nur Risaleleri'nde açık olarak belirtilmiştir: Madem Hz. Ali (R.A.) "ene medînetu'l-'ilmi ve 'aliyyun babuha" hadisine mazhardır. Hem madem Şah-ı Velayet ünvanını alarak
Sayfa 216 - Süleymaniye vakfıKitabı okuyor
İnsan artık neyin doğru neyin eğri olduğuna bile karar veremez hale gelmişti.
Bir tarafı dinlemeden karar veren, adil karar veremez, karar doğru olsa bile.
Sayfa 14 - 200Kitabı okuyor
"Cesareti kırılmış çocuklarda genellikle kuşkucu ya da umutsuz bir tutum vardır ve her çaba karar verme zorunluluğundan kaçışa doğru bir hareketi gösterir. Bu çoğu zaman, çeşitli ve sürekli olmayan mesleklerin seçiminde, hiçbir mesleği seçmemekte, boş ideallerde, serüven yoksunluğunda ya da suçluluğa eğilimli olmakta görülür."
Reklam
“Olaylar nasılsa öyledir. Bir olayın lehimize mi, aleyhimize mi olacağına her saniye kendimiz karar veririz. Buna karar veren, her zaman bizim bakış açımızdır.”
Sayfa 168Kitabı okudu
Goethe için de 2 no’lu kişilik bir gerçekti. Bu da benim en büyük avuntum oluyordu. Faust’un, Kutsal Kitap’taki çok sevdiğim “Aziz Yuhanna” kitabından çok daha anlamlı olduğuna karar vermem beni oldukça şaşırttı. Faust’ta, doğrudan duygularıma seslenen bir şey vardı. Oysa Yuhanna’nın İsa’sı bana garip geliyordu; daha da garip gelen, Sinoptik İnciller’di. (Kutsal Kitap’ta yer alan ve doğru kabul edilen dört incilden Matta, Markos ve Luka’ya ait olan üçü) Buna karşın, Faust, 2 no’nun canlanmasıydı. Onun Goethe’nin kendi zamanına verdiği yanıt olduğuna kuşkum kalmamıştı. Bu sezgi, beni rahatlatmakla kalmıyor, özgüvenimi ve insan topluluğuna ait olduğum duygusunu da pekiştiriyordu. Artık zalim doğanın bir kaprisi sonucunda oluşmuş ve öbür insanlardan ayrılmış garip bir yaratık değildim. Büyük Goethe, benim manevi babam ve koruyucumdu.
Mutluluk üzerine çeşitlemeler adlı kitabın yazarı olarak tanınan psikolog Daniel Gilbert " Zihinsel Sistemler Nasıl İnanır" başlıklı bir denemesinde 17 yüzyıl felsefecisi Baruch Siponoza'ya dayandırdığı bir inanma ve inanmama teorisi geliştirmişti. Gilbert'e göre bir ifadeyi anlamak ona inanma çabasıyla başlamalıdır. İlk olarak doğru olsaydı fikrin ne anlama geleceğini bilmeniz gerekir. Ancak o zaman inanıp inanmamaya karar verebilirsiniz.
Ancak bir şey yapmaya karar verdiyseniz ve yapıyor. sanız pek çok kişi sizi yargılayacak dahi olsa onu yaparken görünmekten kaçınmayın. Zira yaptığınız şey doğru değilse zaten hiç yapmayın, ama eğer doğruysa başkalarının fikrini zaten neden önemseyesiniz?"
Resim